10 Ağustos 2013 Cumartesi

Gdansk, aşkın ve çaresizliğin şehri ...


Belki de Polonya'nın en güzel şehri.Buraya gelmeden önce hakkında o kadar çok şey duymuştum ki ciddi anlamda merak ediyordum ve görme fırsatı bulduğum için de çok memnunum.Bu gezimde tek başımaydım bana eşlik edecek olan arkadaşların işi çıkması sebebiyle ne yazık ki onlar gelemediler ve ben de ilk defa tek başıma bir şehri gezdim.

Gdansk'a ulaşmak için mükemmel manzaralardan geçiyorsunuz.Ucu bucağı gözükmeyen yeşillikler arasında seyahat ediyorsunuz.Hani derler ya deniz çarşaf gibi bende burada ki yeşillikler için diyebilirim resmen hayran kaldım.

Gdansk'a vardığım da tabi ilk ne yapacağımı bilemedim ama hemen oranın planını almak için yola koyuldum.Zaten burada ki Old Town şehir merkezine kurulmuş yani gezme konusunda hiçbir sıkıntı çekmezsiniz.Yani bir şehir bu kadar mı güzel olur, bunu tarif edecek kelimeleri inanın ki bulamıyorum.Tamamen turistlik bir şehir.Ayrıca her yerden tarih akıyor.Özellikle Old Town merkezi mükemmeldi. İstanbul'u çok iyi bilmesem de İstiklal caddesi gibi bir caddesi vardı ve bunun yanı sıra şehrin içinden geçen bir nehir vardı aslında tam olarak nehirde diyemeyiz sanırım her neyse burada gemiyle turlara katılma şansınız var ki Polonya ucuz bir şehir bu sebeple bütçenizi çok da aşmayacaktır bu turlar.Daha önce orada Türk Kebapçısı var diye duymuştum tabi karnım acıkınca oraya giderim diye düşündüm ama ne yazık ki yerini bilemediğim için öyle boş boş takılırken orayı bulmuş olmam süper oldu : ) Artık benden mutlusu yok.


Şansıma o gün hava mükemmeldi.Benim bulunduğum zaman da festival vardı artık şansıma diyelim : ) ama ne yazık ki böyle bir güzellikte ve şanslı başladığım günde şansım çok da yerinde gitmedi.

Benim buraya gelme amaçlarımdan biri de buradan bir kaç şehre daha geçerim diye düşünmüştüm ama ne yazık ki geçemedim çünkü gideceğim şehre otobüsle gitmem gerekiyordu ne yazık ki otobüsün kalktığı yeri bulamadım.Aslında benden kaynaklanan bir sorun değil çünkü adresi kime gösterdiysem herkes bana çok farklı yerleri tarif etti ve ne yazık ki planladığım geziyi gerçekleştiremedim.Bu benim moralimi bozmuş olsa da hatta orada telefonumun çekmemesini de işin içine katarsak biraz da korktum.Çünkü dönüş biletimi almam gerekiyor ve telefonumun çalışması gerekiyor.Ne yazık ki çaresizlik içerisinde beklerken Lodz da arkadaşım bana Polak hattı vermişti hemen ona kontör yüklemeye gittim ama ne yazık ki adamla anlaşamıyorum çünkü İngilizce bilmiyor.Her neyse daha sonra İngilizce bilen biri geldi onla konuşacağım ama '' yüklemek '' ne demek aklıma gelmiyor Allah'tan İngilizce sözlüğüm yanımdaydı da adama gösterdim ama adam o kelimenin anlamını bilmiyordu talihsizlik :(

En son çare adam hattın kontör servisini çevirdi işte o zaman anladı sıkıntımı hemen 5 zloti'lik kontör aldım ve yükledim Torun da ki arkadaşımı aradım ve bir şekilde biletimi aldım.Hatta Torunda da 3 gün kaldım içtik eğlendik sohbet muhabbet takıldık ve daha sonra Berlin'e dönüşümü gerçekleştirdim.

Bu gezinin bana hep güzellikleri anımsatmasını isterdim ama bunun yanında çaresiz kalmayı da burada öğrenmiş oldum ama gene de olsun diyorum iyi ki yaşamışım tecrübe nede olsa lakin 45€ civarında param gitti o ayrı bir mesele.Ayrıca Polonya da cidden İngilizce bilen insan sayısı çok çok az o yüzden buraları gezmek için İngilizce bilmenize çok da gerek yok.

Unutmadan eğer hayatımın eşini bulursam kesinlikle buraya tatil için onunla beraber geleceğim şimdiden cümle alem duysun : )))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder