23 Ekim 2013 Çarşamba

Geçmişten gelen insanlar...


Gözlerimi son kez karanlığa yumdum ve bir dilek tuttum.Son kez yalnızlığımı geçmişimde bıraktım.Yalnız bir ağaç misali sadece köklerimden beslendim.O gece; karanlığa ışık olan bir yıldızı esir aldım ve uzun uzun baktım hemde hiç sıkılmadan aslında baktıkça hayallere kapıldım gözlerimi ondan alamadım baktım baktım baktım çünkü yarın göreceğim yıldız benim değildi.

Sabah uyandım gözlerimi büyük bir heyecanla açtım zaman akıp gidiyor ama ben hiçbir şeyin farkına varamıyorum.Önce bir uçağa bindiriyorlar daha sonra başka bir şehirde gözlerimi açıyorum.

Yeni bir hayat, yeni bir başlangıç ,

Eh biraz ürperiyorum çünkü hiç tanımadığım yüzlere bakıyorum.Baktıkça ben neredeyim diye defalarca kendime soruyorum.Sorduğum sorulara heyecanımı katınca işin içinden çıkamıyorum.Tanıdık bir sima beliriyor o belirsiz suretlerin arasında ve el sallıyor, ona koşuyorum sanki elimi uzatsam beni bu belirsizliğin içerisinden söküp atacakmış duygusuna kapılıyorum..

BİRİNCİ AY
...
İKİNCİ AY
...
ÜÇÜNCÜ AY
DÖRDÜNCÜ AY
...
BEŞİNCİ AY
....
ALTINCI AY

Bu süre zarfında bir çok insan tanıdım; tanıştık, konuştuk, güldük, eğlendik...Bu arada tanıştığım çoğu insan ile İnternet ortamında veya yüz yüze tanıştım. Altıncı Ay'ın sonuna doğru bir Dernekte eğitim vermeye başladım ve bir arkadaşımın vasıtasıyla çok güzel insanlarla tanıştım.

İlk Altı Ay benim için ne kadar kötü geçtiyse son Altı Ay benim için bir o kadar güzel geçti.İlk Altı Ay hakkında sizlere bir paylaşımda bulunmayacağım çünkü hatırlamak istemediğim olay ve kişilerden bahsetmek istemiyorum.

Ben öyle değerli insanlarla karşılaştım ki bunları kimi zaman yüzlerine karşı söyledim kimilerine de şımarırlar diye söylemedim : ) şaka bir tarafa hayatıma giren herkese çok teşekkür ederim ama özellikle birazdan isimlerini paylaşacağım insanların hepsi benim için çok değerli.Ben bir arkadaş istedim ve bir sürü dostum oldu.Kimi zaman derdime ortak oldular kimi zaman da nazı mı fazlasıyla çektiler anlayacağınız onların hakkını kesinlikle ödeyemem ve yeri gelmişken hayatıma giren herkese hakkım helal olsun ! Bazen diyorum ki benim yaptığımı bana bir arkadaşım yapsa kesinlikle arkadaşlık kurmam bana ne der geçerim ama dostlarım bana kesinlikle böyle davranmadılar ki onları bu yüzden çok seviyorum : ) şaka şaka ben onları iyi birer insan oldukları için seviyorum, hayatıma renk kattıkları için seviyorum ve hayata güzel bakmamı sağladıkları için seviyorum ve bu arkadaşlarım hayatımın hiç bir zamanında aklımdan çıkmayacaklarının garantisi şimdiden veriyorum.

Biz o kadar iyi birer dost olduk ki aklıma; Yıhyıhyıh, Suşi, Kepçe Yıldızı,Sarma sigara, Peynir, Muz, Berliner Bira, İstanbul, Eskişehir, Ankara, Berlin, Denizli, İskoçya, Çikolata, Zeytin ... geldiği zaman hemen isimler zihnim de canlanıyor.

Hayatıma nefes olan insanları sizlere büyük bir gururla paylaşmak isterim; Nihal, Hakan, Sinem, Begüm, Gürkan, Ozan, Şelale, Tuba,İsmail, Berk, Mustafa, Berlin-Rize Kültür ve Dayanışma Derneğinde ki büyüklerim, Berlin de ki ailem (Veli,Amaç,Şerefnur,Gaye), Fevzi, İsmail, Füsun, Özge, Şeydanur, Didem ... ve sürüp giden bir sürü isim ama sanırım ilk dört ismin dostluğu bende daha büyüktür.

Dört Yapraklı Yonca; onlar benim uğurum, şansım, kardeşim(Begüm), abim(Hakan), ablam(Nihal,Sinem) ve onlar için söylenebilecek bir sürü güzel sözler ...

İnsanların şanslı olması yanında ki insanların güzelliğinden kaynaklandığını düşünürüm.Bu yüzden hayatım boyunca hep güzel insanlar edinmeye çalıştım ki öyle yaptığımı da bundan bir kaç sene önce düşünmüştüm lakin her güzel insan ne yazık ki çok da güvenilir olmuyormuş ama Berlin de tanıştığım dostlarıma güveniyorum, hepsini seviyorum ve hepsini çooooook özlüyorum.

Bambaşka,
Yazılan, çizilen, okunan her şey bugün bambaşka, bugün baktığım resimlerde başka ! Her gün senden benden kalan anıları biriktiriyorum ve hepsine baktıkça yeni yeni anlamlar yüklüyorum.Zaman ilerledikçe keşkelerim artıyor.Keşke tekrar hep beraber olabilsek gibi cümleler kuruyorum.Ha bu arada sadece Berlin'i güzel yapan insanları özlüyorum. 

Neden özlem duyduğumuz insanlar hep uzakta yaşıyor ? Sanırım buda hayatın başka bir cilvesi :) belki de uzak olması dostluğun kıymetini anlamamızı sağlıyor olabilir.

Ben olmak isteyip de olamadığım zaman da tek başımayım.
T.K


Gözlerimi kapıyorum ve kendimi dinliyorum, zihnimde yeni düşünceler canlanıyor ve her düşünce bir insanla birleşiyor ve ardından gülümsüyorum ve artık yeni hayatıma MERHABA diyebilirim.

Son olarak Hayatıma giren herkese ÇoK teşekkür ederim.Hepiniz Ayrı ayrı seviliyorsunuz ,
Ve artık bu blog da böylelikle son bulur.

Artık Kısa Cümleler Kuruyorum
....


Sizi bilmem, ama ben karar verdim.
Su gibi duru olup hep akmaya,
Başka sular tanıyıp, çoğalmaya,
Dalgalanmaya, taşmaya...

Son günlerde çok düşünür oldum,
Zor zamanları çabuk atlatır oldum.

Yalnız mıyım insanlar içinde?
Arkadaşlarım, aşklarım içimde.
Yara aldım bundan iki yıl önce,
Hiç susmadım, şarkı söyledim günlerce

Artık kısa cümleler kuruyorum,
Sevdiklerim, sevmediklerim yanımda.
Kabullendim her şeyi olduğu gibi.
Yola çıktım, yarınlara...

Son günlerde çok düşünür oldum,
Zor zamanları çabuk atlatır oldum.

Bakıyorum aynaya her gece,
İçim rahat, biraz yorgunum sadece.
Hayatıma giren herkese,
Yaşanmış her şeye 

Teşekkürler büyüyorum sizinle
Teşekkürler, büyüyorum sizinle...

ŞEBNEM FERAH
ARTIK KISA CÜMLELER KURUYORUM
...
THE END
: )

19 Ekim 2013 Cumartesi

İnsanın kendisini tanıması ...

Erasmus hımmm ne yapsam gitsem mi gitmesem mi ? Hayır gitsem ne olacak ? diyorsanız şu yazımı okuyun ve daha sonra tekrar bu soruları kendinize sorun.

Bu yazımda sizlere bir öğüt veya buna benzer bir şey verme çabasında değilim sadece Erasmus'un bana kattığı iyi veya kötü şeyleri sizlerle paylaşmak istedim ve bazı insanlara cevap olsun diye yazıyorum bu yazıyı.Hani diyorlar ya '' eeeee 1 yıl Berlindeydin kendine bir şey kattın mı? '' diyenlere cevap niteliğinde bir yazı olacak anlayacağınız.

Yazımıza başlayabiliriz ;

  • Öncelikle Erasmus'a bakış açınızı sorgulayın mesela; Avrupa'ya açılsam ilk işim ne olur? Erasmus bana ne katar? vb. soruları kendinize sorarak bu işe başlayabilirsiniz ama bunu yaparken lütfen Avrupayı veya Erasmusu gözünüzde çok büyütmeyin.Yoksa ya Erasmus bu muymuş ? deyip moraliniz bozulabilir.Bu yüzden beklentileri çok aşağıya çekin derim ben ! Çünkü ben büyük bir beklentiye girip bu beklentiyi çok geç tanıdığımı söyleyebilirim,
  • Uçağa ilk defa bindim ve bunun heyecanını sizlere anlatamam.Uçağa ilk bindiğim gibi tren, tramvay vb. şeylere de ilk defa bindim.Eminim ki ülkemizde bunların birine binmeden göçüp giden insanlar da vardır ''unutmadan bir abim trene binmek bile bir kültürdür demişti kesinle haklı '' ,
  • Yalnız kalmak ve çaresizliğin ne demek olduğunu burada öğrendim ve bunun beni olgunlaştırdığını düşünüyorum,
  • Farklı millette olan insanların Türk deyince akıllarında ne canlandığını öğrendim,
  • Bende olan sorgulama yeteneğini keşfettim.Yani bunu çok fazla kullanmadığımı gördüm hayatım boyunca ama olsun buradayken Neden ? Niçin ? demeyi öğrendim,
  • İnsanlara yardım etmeyi sevdiğimi burada keşfettim ama tabi bunu yaparken çoğu insandan kazıkta yedim bunu kabul ediyorum ama olsun bunun yanında çok samimi arkadaşlıklar edindim,
  • En önemlisi çok samimi arkadaşlıklar edindim ve eski sevgilimi unuttuğumu burada fark ettim(Aslında ona mı aşıktım yoksa ona duyduğum aşka mı aşıktım onu fark ettim) ve unutmuş olduğum için de ayrıca mutlu oldum :)
  • Çok iyi insanlarla karşılaştım ve iyi ki böyle insanları tanımışım diyorum ve tanımaktan da ayrıca büyük bir gurur duyuyorum,
  • Avrupa'nın çoğu sokağını, caddesini, kilisesini gezdim ve çoğu yere hayran kaldım.
  • Avrupa da olan bazı şeylerin Türkiye de de olması gerektiğini düşünen zihniyetler arasına katıldım(ulaşım,eğitim,özgürlük,sağlık,yeşil,orman,bisiklet yolu, vs)
  • Almanca ve İngilizce yani çok da olmasa biraz geliştirdim biraz diyorum çünkü özellikle Almancam hiç yoktu ve İngilizceyi de unutmuştum neyse ki kendimi idare edecek durumdayım,
  • Almanların ne kadar soğuk bir millet olduğunu fark ettim.(Öznel)
  • Berlin de yaşayan Türkler'in aslında ne kadar zor şartlar da hayatlarını devam ettirdiklerini gördüm ve orada yaşayan çoğu Türkün ben Türküm diyen insanların artık Türk olmadıklarını gördüm.(Öznel)
  • Avrupa'nın ulaşım sistemine insanların özgürlük anlayışına hayran kaldım;
  • Kendimi ilk defa özgür hissettim,
  • Yunanlılar hakkında ki tüm kötü düşüncelerim yerle bir oldu ve bunun için çok mutluyum,
  • Ön yargı denen şeyi hayatımdan çıkarmalıyım !
  • Burada Alkolik oldum.Türkiye de hiç içmeyen ben ! ve ayrıca sigara içtim.Bu arada içtim diyorum ama bağımlısı değilim ve ayrıca içki konusunda da bağımlı değilim şuan içmiyorum mesela,
  • Şuan 24 yaşındayım ve bu yaşıma kadar kendime bir sürü şey katmaya çalıştım ve kattığıma da inanmıştım ta ki buraya gelene kadar.Burada şunu fark ettim; ben beş adım atıyorsam özellikle büyük şehirde yaşayan arkadaşlarım için söylüyorum bunu onlar bir adım atıyorlar ve o attıkları bir adım aslında benim beş adımıma denk geliyor bu yüzden bilgi dağarcığımı her konu da geliştirmem gerekiyor ki onlarla aynı seviyeyi sürdüreyim(Hayata bakış açısı) bu da farkına vardığım başka bir durum,
  • Farklı yemek tatlarını seviyorum Mesela;Suşi sanırım özleyeceğim ender yiyeceklerden biri :(
  • Buradayken bir kız sevdim ve sevdiğim için hiç bir zaman pişmanlık duymadım çünkü onun sayesin de duygularımı açığa çıkarma konusunda artık korkak davranmamam gerektiğini anladım,
  • Alıngan bir insan haline geldim.Eleştirmeyi seven ben eliştirilmeyi sevmiyorum,
  • Özellikle sinirli olduğum zamanlarda artık arkadaşlarımın yanında bulunmuyorum yoksa olay çıkıyor :)
  • Kindar biriyim burada fark ettiğim diğer bir özelliğim.
  • Hııı bir de artık üçüncü şahısların hayatıma burnunu sokmasına artık izin vermiyorum ve bunu yaparken de başkalarının benim hakkımda ki görüşlerini artık umursamıyorum : )
- ve daha bir sürü şey bunlar sadece şimdilik aklıma gelen şeyler, ayrıca unutulmaması gereken şey ise bunlar sadece benim fikrim ve karşılaştığım durum olması !

Kıssadan hisse burada kendimi tanıdım.
Zaten en önemli şeyde;
'' İnsanın kendisini tanıması değil midir ? ''

18 Ekim 2013 Cuma

Küçük bir yol ayrımı ...

Son gecem ...
Karanlık sokaklarda dolaşıyoruz,
Bir yandan sevinç bir yandan hüzün,
Ne istediğimi bilemiyorum gitmek mi yoksa kalmak mı?
İki seçim arasına sıkışan ben ve karar verememek; ama
..ben özledim, ailemi özledim, evimi özledim ...
 T.K


Berlin'e geldiğim ilk günü hatırladım o gece.O ilk gün bilmediğim bir evde ve bilmediğim bir insanla aynı evde kaldım.Her şey o kadar yabancı ki tanıdık yüzlere hasret kaldım hem de ilk gecemde.Moral bozukluğunu anlatamıyorum bile ama ''Her şeyden bir habersiz atılmışım yollara.Geri de bıraktığım insanları düşünür olmuşum.Kardeşimin gözyaşları halen hafızamdadır.'' Ben bunları yaşarken tamı tamına 12 Ay 8 gün geçmiş ve son gecem de tanıdık yüzlerle bir bakkalın önündeki masa da oturuyorum.Tanıdık yüzlere o kadar çok alışmışım ki onlardan ayrılmayı düşünmek zor gelse de artık dönmem gerektiğini biliyorum.Tabi bunun öncesinde çok sevdiğim belki de kardeşimin yerine koyduğum insanları uğurlamak da bana birazcık koydu : ) onların da o gece yanımda olmasını çok isterdim ama olsun ;

'' Benden çok insan ayrıldı özellikle de Hava Limanında  aslında bu bir ayrılış değildi yalnızca küçük bir yol ayrımıydı.Yolumda beni yalnız bırakmayan tüm arkadaşlarıma teşekkür ederim.Hepiniz SEVİLİYORSUNUZ ... ''

Bu duygusallığın arasında gecemize üç kişi başladık; bir yandan bir şeyler yiyoruz bir yandan da arkadaşlarım bira ben ise Club Mate içiyorum.Sanırım Club Mate'yi özleyeceğim : ( Gecemizin ilerleyen saatlerin de yanılmıyorsam dokuz kişi olduk.Masamıza tanıdık tanımadık bir çok kişi geldi ve bizim için çok keyifli bir akşamdı.Berlin de son gecem de bile Berlin hakkında yeni yeni şeyler öğrendim.Anlayacağınız son gecemiz hem bilgi anlamında hem de eğlence anlamında mükemmel geçti.Son gecem de ot kafasını da yaşamış olmak sanırım Berlin de yapacağım en son şeydi ve öyle de oldu : )))

Burada yapmadığım denemediğim şey kalmadı diye düşünüyorum.Ben içki içmezken burada alkolik oldum, ben yanımda sigara içen birini görünce olay çıkarsam da burada bir kaç defa sigara da içtim  ...anlayacağınız ben burada değiştim ...

Gün son kez bana doğdu.O gün derin bir nefes aldım ve artık ayrılığa hazırım ...

Valizim hazır ve heyecan ile hüzün arasında gidip geliyorum.O gün şansıma olsa gerek maraton koşusu vardı bu yüzden çoğu yol kapalı olduğu için birazcık telaşa girmiş olsam da Hava limanına kazasız belasız vardım.Beni uğurlamaya üç arkadaşım ve Berlin de ki ailem geldi.

Artık bütün hazırlıklar tamam bilet kontrolünden geçtim ve artık son defa arkama bakıyorum ...

HOŞ ÇAKAL BERLİN  ... 

17 Ekim 2013 Perşembe

Stres, yorgunluk ve bir o kadar da hüzün...

Gezdim gördüm ve bir çoğunu sizler ile paylaştım.Artık yavaş yavaş yurttan ayrılma vaktim geldi.Tabi yurttan ayrılma vaktim geldiği gibi artık Berlin'e de elveda deme zamanı yavaş yavaş gelmeye başladı.

'' 29 Eylül Pazar günü saat 14:40 Berlin-Tegel Havalimanı ''

26 Eylül Perşembe günü Berlin de evim gibi gördüğüm odama hoşçakal deme günüm :( ama bunun öncesinde ki bazı prosedürleri sizlerle paylaşmak isterim.

Önceliğim okul işini halletmekti; ilk olarak geçtiğim derslerin '' schein''ını topladım ve Beatrice(n) yanına gittim ve orada ki işimi hallettikten sonra transkript'imi aldım ve bir tane de sertifika aldım.Bu sertifikayı kendileri vermiyorlar bunu sizin söylemeniz gerekiyor.Şahsen benim okulum istediği için bu belgeyi aldım ve sizler de ileri de iş başvurularında lazım olur diye bir tane alın ileri de yararını görebilirsiniz.Okul işini hallettikten sonra hemen Bürgeramt'a giderek ilk yaptırmış olduğumuz Anmeldungu iptal ettirmem gerekiyor ve buradan da bir Abmeldung alarak bu işimizi de halletmiş olduk.

Artık geriye sadece iki işim kaldı biri Banka hesabını kapatmak diğeri de odamı temizlemek.

İlk olarak temizliği halletmem gerekiyordu, bu konuda sizlere biraz daha detaylı bilgi vereceğim.

Şimdi yurttan çıkmadan bir ay öncesinde '' Hausmeister '' sizin posta kutunuza bir mektup bırakıyor o mektup da odanızı ziyaret etmek için size öncesinde bildiriyor ve size vermiş olduğu gün ve saatte odanız da bulunuyor.

Bunu yaparken odanıza her an dalma olasılığı olduğundan o saatte ayakta olmanız da fayda var.Odanıza geldiği zaman yurttan çıkacağınız günü ve saati ona bildirmeniz gerekiyor ve daha sonra odanızda nereleri boyayacağınızı ve nereleri temizleyeceğinizi size anlatıp gösteriyor ve ayrıca yatak kılıfını da yıkamanız gerekiyor( bunu Ostbahnof da yapabilirsiniz Ücret:12€ ).
Bunları yaptıktan sonra odanızı artık teslim edebilirsiniz.Ayrıca Depozitonuzu sakın bırakmayın.Bırakmayın derken burada şöyle bir şey yapıyorlar.Sizlerden bulunduğunuz ülkede ki € hesabınızın numarası istiyorlar ve '' size 3-4 Hafta içersin de hesabınıza bu parayı yatırırız '' diyorlar.Eğer böyle bir şeye izin verirseniz alacağınız para da kesinti olur ve olduğundan daha az para alırsınız.

Yukarı da sizlere kısaca bu olaydan bahsettim ama benim bazı işlerimi bu kadar kolay halledemedim.Mesela; benim Hausmeister'ım bana bir zarf bırakmadı ve saat 08:00 gibi odama daldı ve ben ne diyeceğimi ne yapacağımı bilemedim uykulu bir şekilde yatağımdan fırladım, onu anlamaya ve derdimi anlatmaya çalıştım ve çıkacağım tarihi söylememe rağmen bu tarih ve saati not almadı ve bununla beraber nereleri temizlemem gerektiğini ve yatak kılıfını yıkamam gerektiğini de söylemedi.Tabi böyle olunca ben biraz ne yapacağımı bilemedim dedim ya uyku sersemiyim diye bu sebeple denilen her şeyi unuttum.

Gel zaman git zaman artık yurttan çıkmak için son gün! ben hala temizliği bitirmiş değildim.En azından bazı yerleri bitirmiştim; Camlar, Boya işim ve kaba bir temizlik.Son gece sağ olsun iki arkadaşım bana yardıma geldi ve yanılmıyorsam iki saate işimiz bitti.

İşimiz bitti ama şunu da söyleyemeden geçemeyeceğim.Arkadaşlarım sağ olsunlar yardım ettiler ama kendileri çok söylendiler.Efendim neymiş '' ne odası bütün katı temizledik neymiş bütün yurdu temizledik ve buna benzer şeyler '' hayır bir iyilik yapacaksan söylenmeyeceksin sanki silah zoruyla çalıştırdık neyse yine de teşekkür edeyim arkadaşlarıma : )))

Artık stresin vermiş olduğu yorgunluktan olsa gerek gece çok iyi uyuyamadım ve sabah olduğun da direk Hausmeister'ıma koştuk ve her şeyin bittiğini kontrole gelebileceğini söyledim ve 10 dk sonra odama gelerek tüm kontrolleri yaptı.Tabi bunun öncesinde oda arkadaşlarıma benden hatıra kalması için Fethiye hakkında iki tane magnet bıraktım ve bu beni çok mutlu etti ve bunun yanında arkadaşımın da yardımıyla ufak bir not yazdık : ) Kontrollerim de hiç bir para kesintisi olmadı ve daha önce vermiş olduğum 352 € artık alabilirdim.

Alabilirdim ama halen alamayacağıma dair bir his vardı.Ben daha önce konuşmaya gittiğim de alamayacağımı söylemişlerdi bende paramı almak için yalan söyledim şöyle ki; Türkiye de (€) hesabım olmadığı için depozitomu nakit almak istiyorum dedim ve hal böyle olunca tamam demişlerdi.Ben ofise gittim ama o da nedir benimle alakadar olan kişi hasta olmuş ve o gün ofise gelmemiş.Tabi böyle olunca ben herhalde artık alamam dedim ve beni hemen başka birisine yönlendirdiler ve sıkıntı çıkmadan depozitomun tamamını aldım.

Veeee artık çok mutluyum.Paramı aldıktan sonra hemen arkadaşımın kalmış olduğu eve gittim ve 3-4 gece onda kaldım.

# Hatırlatma #
Daha önce ZEMS'e vermiş olduğum dil kursu için olan parayı geri aldım.Erasmus öğrencilerinden sadece bir kereliğine Almanca Dil Kursu için para almıyorlar eğer verdiyseniz geri isteyin.

Paramı geri alacağım için Banka Hesabımı geç kapattım ve Banka Hesabını da hallettikten sonra tek işim aileme hediye almak ve arkadaşlarıma içki almak ve unutmadan bir de çikolata almak :)))

33€'luk çikolata aldım, aileme hediyelik bir kaç parça bir şey aldım ve iki tane de içki aldım biri; jagermeister ve diğeri de Absint(%77.7)

Evet Berlin de ki işlerimi hallettim.Artık sizlere yazacağım sadece üç yazım kaldı onları da sizlerle paylaştıktan sonra bu blogumu da artık sonlandıracağım.

Berlin'den ayrılmadan bir önce ki gece ...

13 Ekim 2013 Pazar

Potsdam son kez sendeyim ...

Güneşli Potsdam ...
Dört arkadaş Potsdam yollarına koyulduk ama bu sefer ki gezimizi bisikletler eşliğinde gerçekleştirmeyi düşünüyoruz.

Potsdam Haupbahnof'a vardığımız da biraz tereddütte kalmış olsak da bisiklet kiralamaya karar verdik.Yanlış hatırlamıyorsam 7€ bisiklet kiraladık lakin saat 19:00 de bisikletleri geri vermemiz gerekiyordu ve bizim 4-5 saatlik zamanımız vardı.Tabi ben buraya daha önce geldiğim için arkadaşlara önderlik etmem gerekiyordu ama tabi Avrupa da ilk defa bisiklete biniyorum ve sizler de hak verirsiniz ki bir kaç yılın ardından ilk defa bisiklet bineceğim için biraz ürktüm tabi bunun yanında Avrupa da olduğumuz için bir sürü kural var ve biz hiç birini bilmiyoruz tabi bu benim için ayrı bir kötü durum çünkü arkadaşlarıma önderlik eden vatandaş benim.

Bisikletlerimizi aldık ve artık yola koyulduk...

'' Bisiklete binmeyi özlemişim ve böyle bir tecrübeyi de burada tattığım için çok mutluyum. ''

Potsdam da ilk durağımız Potsdam Kapısı oldu.Bunun bir benzerini Berlin de ki Doğu-Batıyı ayıran kapıda görebilirsiniz ama tabi ki buradaki daha küçük :) fotoğraf makinelerimiz ile ilk tanışmamız burada oldu sanırım.Sağ olsun kız arkadaşlar hiç bir şeyden geri kalmıyorlar sürekli bir fotoğraf çekinme merakı ????

Ben tabi artık dayanamadım ve önden yola koyuldum eh biraz arkadaşlarımı beklemiş olsam da daha sonra sorun yok.Gezimiz güzel geçerken başıma istemediğim ve utana sıkıla olmasa da moralimi birazcık düşüren bir olay ile karşılaştım.Nedir bu olay ? Pantolonum cartttt demese de yırtıldı : )))  ama bu beni engellemedi ne de olsa erkeğin malı meydan da olur felsefesinden yola çıkarak gezimize devam ettim.

Daha sonra ki durağımız şu meşhur '' Sanssouci Palace '' .

Sarayın içerisine bisikletlerimizle giriş yaptık.Bildiğiniz gibi sarayın bahçesi mükemmel bir büyüklükte ve hatırlayacağınız gibi daha önce ki gezimizi yürüyerek yapmıştık ve baya da yorulmuştuk bu sefer bisikletlerimiz olduğu için bu konuda çok da sıkıntı yaşamadık.

Tabi bayadan beri yollardayız ve artık acıkmaya başladık daha önce almış olduğumuz malzemeleri hazırlama yoluna koyulduk.

 '' ekmek arasında peynir'' sarayın bahçesin de bir piknik edasıyla geçirdiğimiz o 20 dk'lık  zaman dilimi ...

Yemeğimiz yedikten sonra hemen bisikletlerimiz alarak yolumuza devam ettik ve bu arada saat 19:00 yaklaşmaya başlamıştı ve biz de bu durumda gezimizi çok çabuk halletmemiz gerekiyordu.
          
                    Bisikletlerimizi iade etmeden önce;
Bir çok fotoğraf çekindik,
Güldük, eğlendik yeni yerleri keşfetmenin mutluluğunu yaşadık,
Polis den uyarı aldık ama güldük geçti,
Bisikletle özgürlüğü tattık,
Unuttuğumuz duyguları tekrar ve tekrar yaşadık,
Zaman zaman çocukluğumuza özlemimizi dile getirdik;
bunu bir hareketle bir sözle dile getirdik,
Pedalı her çevirdiğimiz de dertlerimizden sıkıntılarımızdan uzaklaştık,
Ha bir de bisikletten düşen arkadaşlarımız da oldu;
güldük, dalga geçtik ....
Anlayacağınız güzel bir günü geri de bıraktık
''Hem de o güzel insanlarla ''

3 Ekim 2013 Perşembe

Ailem ile Berlin Sürprizi ...

Bildiğiniz gibi Berlin de bir Türk ailem var.Uzun zaman olmuştu görüşmeyeli çünkü ailem Türkiye ye tatile gitmişti bense Berlin de yaşamaya devam ediyorum : ) tabi Türkiye ye tatile gitmeleri biraz bende Türkiye özlemini tetiklese de olsun deyip ya buralar da güzel demekle yetindim : )

Ailemle görüştükten sonra bir gün ayarlayıp tekrar buluştuk ve benim için sağ olsunlar muhteşem bir gün planlamışlar.Tabi ben planı bilmiyorum bir nevi sürpriz ki ben hepsine bayıldım :)

İlk durağımız '' Berlin Skyrider ''.Burası Mehringdamm da  bulunuyor.Bence çok enteresan bir yer Berlin'i yukarıdan görüyorsunuz tabi ki üç boyutlu olarak yalnız burayı öyle bir dizayn etmişler ki bir uçağa nasıl biniyorsanız burada da aynı şekilde; bilet alıyorsunuz bekleme odasında bekleyip uçağa giriyorsunuz. Uçağa girmeden önce sizi bilgilendiriyorlar mesela ilk zamanlar da uçmak için yapılanları bir bir anlatıyorlar tabi bunu görüntü eşliğinde yapıyorlar ayrıca anlatım Almanca yalnız İngilizce alt yazıyla da takip edebilirsiniz.Ayrıca bilet fiyatı hakkında hiç bir fikrim yok.Uçakta seyahatımız yanılmıyorsam 5-6 dk sürüyor haaa bu arada dikkat uçaktan inişte haberiniz olmadan bir fotoğraf çekiliyor aman dikkat güzel pozlar verin :)

Daha sonra ki durağımız ''Zhou's Five''.Burası Wedding de bulunuyor arkadaşlar mümkünse beni buraya gömün : ) Şaka bir yana buraya bayıldım keşke daha önce keşfetmiş olsaydım : (  ama olsun en azından burayı da görmüş oldum.Şimdi burası hakkında şöyle bir bilgi verebilirim; eğer farklı lezzetler tatmak istiyorum ama bulamıyorum diyorsanız buraya kesin uğrayın.Burada beş ülkenin yemekleri sergileniyor;

  • China,
  • Mongolei,
  • Thailand,
  • Vietnam,
  • Japan,
Hepsinden istediğiniz kadar yiyebilirsiniz çünkü açık büfe ve istediğiniz zaman buradan çıkabilirsiniz yani başınızda duran kimse yok.İstediğiniz zaman yemeğinizi yiyin sohbetinizi edin daha sonra tekrar yemek alın bu konuda size bir söylemde bulunulmuyor ayrıca burada içecekler ücretli haberiniz olsun ve fiyat konusunda da hiç bir bilgim yok.İşin açıkçası burada çok farklı yemekler tattım kimisini beğendim kimisini beğenmedim ama yemek konusunda Suşi kısmında kendimi tutamadım tabak dolusu Suşi yedim ve mutluluğumu size anlatamam : ) Suşi yerken bildiğiniz kendimden geçtim ve son olarak tatlı kısmına geldim lakin hiç bir tatlıyı beğenmedim.Aslında bugünümüz böyle bitti lakin üç gün sonra tekrar buluşup bu sefer farklı bir mekan da toplanık.
Sonra ki durağımız ''3D Schwarzlicht Minigolf'' burada ailemle mini golf oynadık.18 parkurdan oluşuyor ve parkurlar gerçekten çok zor ben şahsen bu kadar zor olacağını düşünmüyordum.

Lise 3 de Okullar arası Mini Golf Turnuvası vardı.Turnuva 2 etaptan oluşuyordu ve ilk etabı grup arkadaşımla beraber dördüncü sırada bitirdik ve ilk altı grup finale yükseldi.İkinci etapta rakiplerimize fark atarak birinci olduk ve bir madalya kazanıp bir de kupa aldık.Sanırım unutamadım anlardan biri :)

Tüm zorlukları aşarak yine ve yeniden birinci oldum :) Burasının diğer Mini Golf salonlarından ayrılan bir kaç özelliği var mesela içerisi üç boyutlu yani gözlüklerle mükemmel bir görsellik var ve böyle olunca da oyun daha bir keyifli hale geliyor.Burasının ne yazık ki adresini bilmiyorum hatırladığım kadarıyla Berlin'in güneyinde bulunuyor.Eğer mini golf seviyorsanız mutlaka bu tarz bir yerde oynamaya çalışın : )

Ailemle güzel günler geçirdim bazen görüşemedik ama onların varlığı bana her zaman huzur ve mutluluk verdi buradan kendilerine çok teşekkür ederim ve Dünya üzerinde bu tarz insanların olduğunu bilmek gerçekten büyük bir mutluluk ve bu tarz insanları görünce ileri de bende böyle olmalıyım deyip onlardan büyük bir ders aldım.

Deneyim edindim ve uygulama konusunda yardım bekliyorum ...

2 Ekim 2013 Çarşamba

Kısa München gezisi ...

Soğuktan titriyoruz tam anlamıyla kurumamış olsa da kıyafetlerim ne yazık ki havanında soğuk olması sebebiyle   titremekten dişlerim zangırdıyor ve bir yandan da karnımızı doyurmak için Mc Donald's arıyoruz.Bu konuda şanslıyız çünkü çok arayışa girmeden hemen bir Mc Donald's bulup hamburgerlerimizi sipariş ediyoruz.Karnımızı hemen doyurup o gizemli arkadaş ile buluşmak için hemen buluşma noktasına gidiyoruz.

Burada yaşayan arkadaşımız gezide bize eşlik eden arkadaşımızın Erasmus dan arkadaşı haaa bu arada yanımız da ki arkadaş Çek Cumhuriyetinde Erasmus yapmış ve kendisi Çek kızları güzeldir demekten kendisini alıkoyamıyor : ) bunu sürekli dile getirmesini anlamış değilim :)))

Burada yaşayan arkadaş ile buluştuktan sonra hemen bir yerlere içmeye gittik bu arada saat 23:00 civarındaydı.Ortam gayet iyiydi hemen biralarımızı söyledik ve yanılmıyorsam München birası içtik. Mımmmm lezizdi : )

Biralarımızı içtikten sonra München'i akşam gezmeye başladık ve ayrıca buraları akşam gezdiğimiz gibi gündüzde gezeceğimiz için gezimize Mc Donald's da ara verdik ve ben uykulu uykulu etrafıma bakınırken arkadaşlarım kahve eşliğin de sohbet ediyorlardı.Yanılmıyorsam gece 5:00 kadar geceyi dışarıda geçirdik ve hemen bir plan yaptık.

Düşünceden Plana geçiş'' Eğer biz yarın buraları gezecek isek dinlenmemiz gerekiyor ve bunun için de bir yerlerde uyumalıyız ama nerede ? Hımmm herkes düşünceli gözlerle birbirlerine bakarken bir arkadaştan bir fikir çıktı belki bu fikir benden de çıkmış olabilir hatırlamıyorum. München dan tren ile bir kaç saatlik bir yere gidip dönelim hem yolda uyuruz hem de üşümeyiz ne dersiniz ? '' diye bir fikir atıldı ortaya ve hepimiz bu fikri benimseyip en yakın yerleri araştırmaya koyulduk.

............

Sabah dokuz gibi München Haupbahnof daydık ve hemen gezmek için yola koyulduk ilk durağımız ''BMW MUSEUM''.Buraya özellikle bir arkadaşımızın ısrarıyla gittik ve iyi ki de gitmişiz.Hemen sizlere bir kaç fotoğraf paylaşayım :)









Burayı gezdikten sonra ki hedefimiz '' DEUTSCHES MUSEUM '' burası bilim müzesi buraya giriş ki eğer öğrenciyseniz 3 €.Burayı ne yazık ki ışık hızıyla gezebildik içerisin de adeta zamanda yolculuk yapıyorsunuz.Keşke zaman olarak kısıtlı zamanımız olmasaydı ama olsun en azından burası hakkında da ufakta olsa bir fikir edindik.


                                     







Burayı da gezdikten sonra trenimize yetişmek için biraz hızlı yürümemiz gerekiyordu.Lakin unuttuğumuz bir şey vardı şehri gündüz gözüyle gezemedik bu sebepten dolayı ben dolaşa dolaşa gezdim ne kadarda yağmur yağıyor olsa da ve arkadaşlarım şikayetçi olsa da ben hiç bir şeye aldırmadan yoluma devam ettim : )

München'ı çok gezmiş olamasak da burası hakkında güzel izlenimler edindim bakalım belki bir daha buraya gelmek kısmet olur ...