26 Mart 2013 Salı

Avrupa sınıfta kaldı ...

Berlin de Türk olmak ya da Almanya da Türk olmak sanıldığı kadar güzel veya şahane bir olay değil.Tam tersi o kadar zor ki !

Almanya da 2. sınıf muamelesi görmeleri bir yana dursun Türkiye ye döndüklerinde Almancı denilip dışlanılması tamamen felaket bir durum.Çoğu insan sadece kulaktan dolma bilgilerle dillerine sahip çıkamıyorlar kimileri ise sadece söylemek için söylüyorlar.Aslında o kadar acı bir durum ki burada ki insanlar emin olun Türkiye'de ki insanlardan daha sıcak kanlılar en azından ben hep o tarz insanlarla karşılaştım ve eğer Türkler yardımsever kalıbını kullanacaksanız emin olun bunu buradaki tanıdığım çoğu Türk için kullanabilirim.

Herkes şunun çok farkında buradakiler ne tam anlamıyla Türk ne de Alman sadece iki kültür arasında sıkışıp kalmış bir topluluk ve bunu burada ki insanlar da biliyorlar ama buna rağmen yardımseverlik konusunda Türkiye'de ki insanlara fark atarlar ! Bunu hep söyleyeceğim ve bunu kesinlikle unutmayın.Şimdi bu durumu analiz ettiğimiz zaman ;
Burada ki çocuklarda tamamen bilgisayar aşığı diyebilirim ama bunun yanın da gerçekten okulda ciddi anlamda eğitim alıyorlar mesela burada ki bir çocuk en az 3 dil biliyor;Türkçe,Almanca,İngilizce ve bunun yanına Fransızca vb. dillerde katarak kendilerini ciddi anlamda geliştiriyorlar lakin hayata bir sıfır yenik başlıyor neden mi ? Çünkü onlar Türk ! Aslında bu ayrım çocukların anaokuluna başladığı andan itibaren başlıyor yani Alman ailelerin ön yargıları ve bunun sonucunda dışlanmaya hazır bir Türk çocuğu.

Ne kadar doğru tartışmamıza gerek var mı?

Burada ki çocukların şöyle de bir sorunu var evde Müslüman okulda Hristiyan ! Bu ne demek ? Evde bizim örfümüze adetimize göre yetişen çocuklar okulda tamamen bunun aksine eğitilmesi ki özellikle bu Türk çocukları üzerinde büyük bir stres yaratıyor.Bu sebeple çoğu şeyden mahrum kalarak başlıyorlar hayata.

Ve böyle devam ediyorlar hayatlarına, tabi kimisi kendisini ezdirmiyor ama emin olun çoğunun ne yazık ki özgüveni yok ve bu sebeple kendilerini savunamıyorlar ve böyle bir gençlik yetişiyor.Yetişen bu gençler ne yapıyorlar aslında bakarsanız hiç bir şey.Kesinlikle bir şey yapmıyorlar çünkü bir şey yapmak zorunda bırakılmıyorlar.Burada 16 yaşından itibaren tüm gençler aileden ayrılabiliyor ve devlet bunlara kalacak yer ayarlarken bir de hayatlarını sürdürmek içinde aylık olarak para veriyor bu ne kadar doğru ? Türk gençlerine faydalı mı ? Bence kesinlikle faydalı değil çünkü zaten kendini ifade edemeyen gençlik yetişiyor ve bu sebeple devletin böyle bir yardımda bulunması onları kuracakları amaçların dan uzaklaştırdığını düşünüyorum yani hayatları için çaba sarf etmeyen gençlik yetişiyor ve bu sebeple hayatlarının büyük bir kısmını boş yaşıyorlar ve ne yazık ki eğitimsiz bir gençlik yetişiyor tabi bunu Almanlar içinde söyleyebiliriz ama burada ki Türk öğrencilerin okuması gerekiyor.
Yetişen bu gençlik yaşlanıyor ve Almanya ya geldikleri için pişmanlık duyan bir kesim ortaya çıkıyor.Emin olun burada o kadar çok insan ile konuştum ki 40 yıldır Almanya da yaşayıp halen buraya alışamadım diyen bir sürü insan sayabilirim sizlere.Türkiye hasretiyle yanıp tutuşan o kadar çok insan var ki emin olun Türkiye'nin değerini Türkiye'de yaşayanlardan daha çok biliyorlar.Şunu düşünebilirsiniz Türkiye ye dönsünler ! Keşke bunu söylemek uygulaması gibi kolay olsa ama ne yazık ki bu kadar kolay değil.

Türkiye hakkında o kadar çok düşünüyorlar ki bunu Türkiye'nin ekonomisi olarak da bakabilirsiniz siyasi olarak da.

Kıssadan hisse; Türkiye aşığı vatandaşlarımızı Almancı deyip dışlamaktansa onları daha çok aramıza katmayı tercih etmeliyiz.Burada ki hayat sanıldığı kadar kolay değil ve burada ki Türkler sanıldığı kadar zengin de değil.Ben 6 ayımı doldurmak üzereyim ben dışlanma gibi bir durumla karşılaşmadım ama Avrupa dedikleri şey bir bok değil burada bunu anladım.Avrupa çoğu konu da Türkiye'nin önünde olabilir ama benim için sınıfta kaldı !

24 Mart 2013 Pazar

Hoşgeldin Arkadaşlık ...

İstanbul'dan beklediğim arkadaşım Pazartesi itibariyle Berlin'e ayak bastı.Bu arada arkadaşım dediğime bakmayın bu arkadaşla Berlin de yüz yüze görüştük daha önce birbirimizi hiç görmemiştik.Bu blog sayesinde bir arkadaş daha edinmiş oldum.Şuan arkadaşım da burada yarım dönemliğine eğitim alacak ve şimdiden kendi aramızda gezi planları düzenlemeye başladık : )

Bu arkadaşımın gelmesiyle birlikte çevremde ki arkadaşlıklar yavaş yavaş genişlemeye başladı mesela dernekte bir sürü insan ile tanıştım ve bu sayede de bir çok gençlikle tanıştım ve şimdilik bu konuda rahatım yerimde : )

Peki TU Berlin deki Erasmusluları soracak olursanız şimdilik hiçbiriyle görüşmüyorum.Zaten uzun zamandır da görüşmüyordum ve nedense bundan dolayı kendimi hiç kötü hissetmedim.Artık anladınız siz onu ! ve bunun yanında ilk zamanlar samimi olduğum bazı arkadaşlarla da uzun süredir görüşmüyorum işin açıkçası en başta hiç böyle düşünmemiştim aramızda ki iletişimin lakin herkes kendi hayatını yaşıyor bu sebeple her koyun kendi bacağın asılır ! deyip bunu da kapatayım ne de olsa herkes kendini biliyor.İsim vermeme gerek yok !

Yeni tanıştığım arkadaşlarımla çok mutluyum ve gerçekten çok güzel vakit geçiriyorum ve umarım böyle devam eder : )

Yine arkadaşlarla bulaşacağımız bir gün bir kaç arkadaşla ''Checkpoint Charlie'' de buluştuk.Berlinin uğranılması gereken yerlerinden biri eğer U-Bahn ile geliyorsanız Kochstraße'de inip burayı görebilirsiniz. Ben daha önce burayı bildiğim için benim için çok da sürpriz olmadı yalnız yanımda İstanbul'dan gelen arkadaşım vardı sanırım onun için farklı gelmiş olabilir.Daha sonra buradan ayrılarak Moritzplatz'a gittik.
Daha sonra diğer arkadaşlarla buluşup ''Zera Cafe'' e gittik.Mekan hoş bir yere benziyor ayrıca burada Nargile içebiliyorsunuz ve bunun yanı sıra içeride sigara da içebiliyorsunuz.Tüm sigara severlere duyurulur ama Sigara sağlığa zararlıdır bunu da diyelim sonra sigaraya teşvik ediyormuşum izlenimi vermek istemem : )

Bu Cafe'de de yeni arkadaşlarla tanıştım ve gerçekten çok iyi insanlar bu konuda çok şanslıyım : )
Burada baya bir oturduk kahkahalar hiç eksik olmadığını söyleyebilirim ve bir tiyatrocu arkadaş ile tanıştım Berlin de tiyatro yapıyor hemde Türkçe bu beni gerçekten çok şaşırttı.Hiç böyle bir şey ile karşılaşacağım aklımın ucundan bile geçmezdi ama gerçekten arkadaşımı buradan kutlarım.Her şey güzel giderken orada çalışan birinin gelip bizi kaldırmasıyla bu Cafe'de ki izlenimim tamamen değişti ve bir daha uğramam diye düşünüyorum ! Bu arada kesinlikle hiç bir şey yapmadık ...Ayrıca kovulmadık da ...

Neyse efendim buradan çıkıp hemen kendimizi Bowling'e attık tamı tamına 9 kişi bir bowling maçı düzenledik ve kızlar ve erkekler birer grup oldu ve hepimiz atışımızı gerçekleştirdik.Bakın ki sonuca ben gene birinci oldum : )
Hayır o değil atışlara başlamadan önce bir kaç arkadaşım kendilerinin iyi olduğundan bahsetmişti ama hepsi fos çıktı : )

Şaka bir yana gene güzel bir zaman geçirdim. Berlin de sanırım bu kadar eğlendiğimi hiç hatırlamıyorum.Eğer Berlin'e geldiyseniz sakın Türklerle takılmayın kuralına uyup da bazı şeylerden kendinizi mahrum bırakmayın !Özellikle bu sözümü dikkate alırsanız kendinize bir çok konuda bir şeyler katmış olursunuz ! Erasmus ile buraya gelen nereden baksanız 15 kişiydik ve eminim ki bu 15 kişi arasından Berlin hakkında ve buradaki hayatlar hakkında en donanımlı kişi benimdir ve bunda da kesinlikle iddialıyım.Bu sebeple takipte kalın çünkü öğreneceğiniz çok şey var ...

22 Mart 2013 Cuma

Bir hafta sonu da böyle geçti ...


Hafta sonu Polonya -Torundan arkadaşım 2 arkadaşıyla beraber Berline geldi ve aramıza daha sonra Münih den bir arkadaşımız daha dahil oldu.Arkadaşımla Berlin'i 3 gün boyunca gezmeye çalıştık.Aslında baktığınız zaman Berli'nin çoğu yerini gezebildik soğuklara rağmen bunu başarabildik : )

Benim burada üzerinde durmak istediğim şey Ritter Spot kısmı.Sizlere daha öncede bir blogum da bahsetmiştim.Öncelikle çikolata severler buraya uğramadan kesinlikle gitmesinler benden söylemesi : ) Ayrıca adresini buradan bulabilirsiniz.Burada çikolata alabildiğiniz gibi kendiniz de isteğinize göre çikolata yaptırabiliyorsunuz ama 45 dk gibi bir süre beklemeniz gerekiyor şimdiden duyurulur : )

Neyse biz şimdi bu konuya neden parmak basıyoruz ona gelelim.Efendim bu gelen 3 kız arkadaş çikolata yaptırma sırasına girdi.Neymiş efendim istedikleri çikolatayı yaptıracaklarmış külahıma anlatsınlar : ) Çikolata yapanlar arasında bir de erkek çalışan vardı nedense çikolata yaptırmada ki ilk amaç bu olsa gerek diye düşündüm ki arkadaşların tavrından da bu anlaşılıyordu.Hayır bizim kızlar bildiğiniz eridi gitti o değil de erkek de bir şeye benzese tipsiz ! ama neymiş çikolata yapıyormuş neymiş çikolata kokarmış ya bizim kızlarda ki kafaya bakın :) Ayrıca yaptırdıkları çikolatalar hiçbir şeye benzemiyordu tatsız tuzsuz bir şeydi, bu sebeple siz siz olun çikolatayı direk alın yaptırmayın hem zaman hem de para kaybı...


Çikolata maceramız bittikten sonra tekrar gezi turuna başladık ve akşam olunca artık karnımızın açlığını bir şekilde gidermemiz gerekiyordu ki '' Konyalı '' yardımımıza koştu : ) Burada da büyük bir macera yaşadığımızı söyleyebilirim.Neden mi ? Çünkü arkadaşlar uzun mu uzun zamandır et ve buna benzer yiyecekler yiyemedikleri için burada bildiğiniz aç insan rolündelerdi.Efendim masamızda bir kuş sütü eksikti :) Hayır o kadar çok şey yediler ki bir de üstüne tatlı yemek istemeleri artık bu arkadaşların insanlıktan çıktığının bir göstergesi olarak görmeye başladım.Şaka bir yana arkadaşlar Torun da yeme konusunda çok sıkıntı çekiyorlarmış sebze olarak bir karalahana varmış ne acı yaaaaa !!!! Bu sebeple burada ki Türk marketinden bir sürü şey aldılar umarım afiyetle yerler : ) Ayrıca ben burada etli ekmek yedim ama beğenmedim ...


Efendim bu gelen dört arkadaştan üçü geldikleri şehirlere döndüler son olarak bir arkadaşım kaldı onunla son gün çok ilgilenemesem de akşam Berli'nin en meşhur dönercisine götürdüm.Bu dönerci '' Mustafa's Gemüse Kebap '' adresine buradan ulaşabilirsiniz.Ayırca cidden çok meşhur.Şöyle ki ;

Bu cidden abartı değil bundan emin olabilirsiniz.Biz gittiğimiz de gerçekten çok şanslıydık ki önümüzde çok sıra yoktu sanırım 10 kişi vardı : ) Burası meşhur olmasına meşhur da bir şey yemek çok zor yani sıranın gelmesi çok zor eğer sıra size gelmişse çok şanslısınız.Ayrıca Berlin'e gelmişseniz ve buraya uğramamışsanız kendinize çok yazık etmişsinizdir.Bu sebeple buraya uğramadan Berlin den ayrılmayın benden söylemesi : )



Sizlere bu video ile vedamı ederken arkadaşlarım sayesinde çok güzel bir hafta sonu geçirdiğimi söyleyebilirim...

17 Mart 2013 Pazar

Eşsiz tatlar ve zafer ...

Karadenizliler için bir vazgeçilmez ; Mısır Ekmeği.
Mis gibi kokusu ve o eşsiz tat.

Bu lezzeti şimdiye kadar denemeyen arkadaşlar var ise kesinlikle bu lezzetten kendinizi mahrum etmeyin derim : )

Peki bundan neden bahsediyorum ?
Şöyle ki; Berlindeyim ve Karadeniz usulü bir mısır ekmeği yeme fırsatım oldu işin açıkçası daha önce de mısır ekmeği yeme fırsatım olmuştu.Sağ olsun annem gözleme yapacağında muhakkak mısır ekmeği de yapar zaten o olmasa sanırım çoğu güzel lezzetlerin tadına bakma gibi bir fırsatım olmayacaktı.Tabi annemde güzel yapar ama bir Karadenizlinin yapması tabi daha lezzetli oluyor : ) Tabi bu yemek olayı bununla da kalmadı ...
Tekrar bir vazgeçilmeze dönüyoruz ; Karalahana çorbası.Evet bunu ilk defa yedim daha önce yememiştim.Çok farklı bir tadı var ve ben bunu da çok beğendim : )

Ben ne şanslı bir adamım bu eşsiz lezzetleri Berlin de tadıyorum.Bildiğiniz gibi ben bir dernekte eğitim veriyorum ve gene eğitim vereceğim bir gün karşılaştım bu lezzetlerle ve kısmet olursa size dernek hakkında da ayrı bir blog yazacağım.

Bu kadar güzel lezzetlerin ardın daha önce tanışmış olduğum ve yeni tanıştığım arkadaşlarla bowling oynamaya gittim.Oynamaya gittik ama ilk gittiğimiz yerde yer olmadığı için şansımızı bir de Alexander Platz da denemeye çalıştık ki şükür orada oynama fırsatımız oldu.

Yani belki aranız da birinci kim oldu diye sorabilirsiniz o sebeple yukarıda ki fotoğrafı paylaşma gereği duydum.Efendim biz de kendi çapımız da bir şeyler biliyoruz yani kendimi çok övmeyi sevmem ama sonuç bu şekilde : ))

Yukarıda ki fotoğrafta da gördüğünüz gibi ben 1. belli 2. kim olacak diye arkadaşlarıma sormaktayım.Yani buradan da anlayacağınız gibi oyuna başlamadan daha 1. kim olduğu anlaşılıyordur : ))

Eğer bu blogu arkadaşlarım okuyorsa lütfen bana kızmasınlar bunlar sadece hayatın gerçekleri :)))

11 Mart 2013 Pazartesi

Avrupai abazalar ...

Abaza ; Uzun süre kadınsız kalan yada kadın düşkünü kişilere '' abaza '' denilmektedir.
Bu yazıyı yazarken çok düşündüm ve sonun da yazmaya karar verdim.

Genellikle Türk erkeklerine yakıştırılan bir lakaptır abaza.Eeee düşündüğünüz zaman da bunun doğruluk payı yüksektir.Tabi burada Türk erkeklerinden çok aklıma şu takılıyor ?
Avrupa'dayız ve burada ki insanları da görünce abazalık konusu bir tek Türk erkeklerine yakıştırılmasını çok da doğru bulmuyor.Bunu neden söylüyorum ? 

Şöyle ki; Avrupa da cinsellik çok mu çok küçük yaşlarda başlıyor.Tabi bunu herkes biliyor ama bu söyleyeceğimi çoğu insanın bildiğini düşünmüyorum.Burada çocuklar ana okuluna giderken aslında cinsiyet kavramını yavaş yavaş tanımaya başlıyor.Peki bu nasıl oluyor ? Çocuklar ana okul zamanın da bir gezi düzenlenip bir nevi kamp yapıyorlar.Bu kamp aslında bir nevi çocukların kendilerini tanımaları için düzenlenen bir kamp.Peki ne  öğreniyorlar ? Kısacası, tüm çocuklar elbisesiz yani çıplak bir şekilde bir oyun parkına bırakılıyorlar ve bu sayede çocuklar aslında ilk cinsellik durumuyla tanışmış oluyorlar.

Bu ne kadar doğru bilmiyorum ama şunu biliyorum Türkiye de uygulanmayacak bir yönetmelik : )

Baktığınız zaman çoğu çocuk cinsellik konusunu bilmeden büyüyor ve kulaktan dolma bilgilerle aslın da büyümeye başlıyorlar işte bu ne kadar doğru tartışılır.

Şimdi bunları geçecek olursak bildiğiniz gibi Avrupa da cinsel yaşam çok da sıkı değil, sanırım burada hem fikir izdir ama buna rağmen burada kilerin abazalık aşamasına gelmeleri beni cidden şaşırtıyor.Hayır abi Avrupa da her şey serbest ya buna rağmen halen bir abazalık durumu ! Hayır o değil burada kiler bu halde abazaysa bizim Türkiye'de kileri düşünmek bile istemiyorum : )

Şunu söylemeye çalışıyorum bir Avrupalı ne kadar Avrupa da da büyüse abaza her yerde abazadır.
Aslında burada önemli olan şu artık Türk erkeklerine yapıştırılan '' Abaza '' kelimesinin artık kaldırılması taraftarıyım.Sonuçta bunun böyle olduğunu kızlar söylüyor ve ne hikmetse Avrupai bir erkeğe hayran kalma durumları var.Eeee onun da bir farkı yok ki !

Bu sebepledir ki ; erkek her yerde aynıdır yok aynı değil diyorsanız tamam haklısınız ama dikkati de elden bırakmayın.
...


9 Mart 2013 Cumartesi

Veda Zamanı ...

Güz dönemi bitti bitecek kimimizin sınavları bitti kimimiz halen sınavlara girip çıkıyor hatta kimimizin de Berlin deki süresi bitiyor.Anlayacağınız yavaş yavaş veda faslına geçmeye başladık.Günlerden Perşembe ve biz Berlin de bulunan Erasmus tayfası olarak bir veda gecesi hazırladık.Arkadaşımızın biri aramızdan ayrılıyor :(
Vedaları oldum olası hiç sevmemişimdir ve o akşamda eğlenceli geçtiği gibi birazda hüzünlü geçti. Ayrıca akşam ki olaydan arkadaşımızın haberi yoktu ona bir sürpriz yaptık.

Akşama dönecek olursak herkes bir şeyler hazırlayıp geldi eeee tabi ben bir şey hazırlayamayacağım dan içecek bir şeyler aldım.

O akşam midemin bayram ettiğini söyleyebilirim. Neler vardı neler ; mantı, kısır, ıslak kek. Mımmm daha ne olsun ya !

Yedik, içtik, güldük, eğlendik, sohbet ettik zaten en azından ben çoğu arkadaşla uzun zamandır görüşmemiştim.Ayrıca o akşam Türkiye den Erasmus ile gelen 2 kız arkadaşla tanıştım.Sanırım 2. dönem Türk sayısı artacak : )

Her neyse güldük eğlendik dedim ya bir anda eskilere gittik ilk geldiğimiz o sıkıntılı günler.O akşam da düşüm de zaman ne kadar çabuk ilerliyor sanki her şey dün gibiydi ve o zaman sürecin de ne yaptım diye sorguladığım da cevap olarak hiç bir şey yapmadım diyebiliyorum ve hayatım da en nefret ettiğim duygulardan biridir geçen zamanın kıymetini bilmeden boş boş yaşamak.Gerçi planlarımın hepsini 2. döneme attım ve umarım bu planları uygulayacak gücüm olur.

Her şey aslında bir vedayla başlıyor ve uğradığınız her liman da mutlaka ama mutlaka vedalaşacak birilerini bırakıyorsunuz.Bu sebepledir ki vedalaşmayı hiç sevmesem de artık vedalara alışmam gerekiyor...


5 Mart 2013 Salı

İçiyoruz kopuyoruz ...

SODA CLUB
...


Cuma gecesi, hani o planlamadığımız gün....
Ve böylelikle Berlin'de ki clublara da akmaya başladık.
İşin açıkçası içerisine hayran kaldım zaten cluba giriş yaptığınız da içeride sizi 3 veya 4 tane salon bekliyor ve hepsi birbirinden şahane.Buraya gitmeniz için U2 Pankow istikametinde Eberswalder str. durağında inerseniz bu güzelliklere şahit olabilirsiniz.

Ayrıca Cuma günleri 24:00 dan önce giren bayan arkadaşlar hiç bir giriş ücreti vermiyor ve yanılmıyorsam 2 tane Kupon veriyorlar ama erkekseniz giriş ücreti 8€ ayrıca içeride 1 bira içmeniz 3€ .İşin açıkçası bana biraz fazla geldi ama gene bir kereliğine de olsa bu eğlenceye ortak olmak lazım.Ayrıca Berlin'de eğlence günleri Cuma ve Cumartesi günleridir.

Şimdi o akşama döndüğümüzde bir bira içtim ve delice oynadım ve müzikler süperdi.Ben eğlenceden keyif aldım lakin içeride sigara dumanı artık bir müddet sonra nefes almam da zorluk çıkarmaya başladı.Sigara dumanına karşı bir alerjim olması benim için işleri biraz zorlaştırdı ama yine eğlenceye devam.

Ayrıca ne kadar sigara dumanına  alerjim olsa da Poznan da bir kaç sigara içmişliğim de vardır.Ah şu ben neydim ne oldum.Burada ayyaş olmazsam iyidir ama nedense sanki o yoldaymışım gibi hissediyorum : )

Bu yazımı sizlerle paylaşırken bile bira içiyorum düşünün artık gerisini ...

Club da duyduğum şarkıyı da sizlerle paylaşmak isterim ;

Dinledikçe seveceğinizden eminim.

Her neyse o geceyi saat 04:25 sularında yurduma gelerek bitirmiş bulunmaktayım.

Bir gecemde plansız ve programsız geçti ve aslında bir o kadar da güzel geçti 

....

2 Mart 2013 Cumartesi

Kahve falına bakılır ...

Planlanmamış bir Cuma günü.
Sizlerle daha öncede paylaştığım gibi Cumaları Kişisel Gelişim dersi veriyorum ve bu hafta benim için biraz daha yorucu ve bir o kadar da zorlu geçti bunun sebebi ise seansımıza erkek öğrencilerin katılması işin açıkçası işlerimi biraz daha zorlaştırdı lakin ben bunun da üstesinden gelirim : )

Bu yazımda tabi ki bundan bahsetmeyeceğim.

Olmazsa olmazım '' Türk Kahvesi ''.Nereden baksanız 5 aydır Türk Kahvesi içmemiştim ta ki düne kadar...

Tabi bunun öncesinde sağ olsun arkadaşım beni WG sine davet etti ve bende büyük bir keyif ve zevkle onun 1 akşamlık misafiri oldum.Doğrusunu söylemek gerekirse kafa olarak anlaştığım ender kız arkadaşlarımdan biri, arkadaşımın sizlere ismini paylaşmak isterdim lakin ismi bende saklı kalsın : )

Uzun uzun muhabbet ettikten sonra akşam yemeği için bir şeyler hazırlamaya koyulduk sanırım hayatımda ilk defa böyle bir makarna yedim ve gerçekten de bence mükemmeldi buradan da arkadaşımın tekrardan ellerine sağlık diyim ve ayrıca yemekte kız arkadaşımın bir arkadaşı da bize eşlik etti.

Peki bu makarnanın sırrı neydi ?

-Ispanak
-3 diş sarımsak
-Pırasa
-Soğan
-Tuz, Kırmızı biber

Bunların karışımıyla oluşan o eşsiz lezzet ...

Tabi bu eşsiz lezzete ulaşmadan önce arkadaşım daha önce kek yapmış eh birazcık kekleri yakmış olsa da bence lezzeti tam yerindeydi : )

Tabi bunlar olur da bir Türk Kahvesi içmez miyiz ? Tabi ki içeriz yalnız şunu da söylemek isterim arkadaşım benden çok hayır duası aldı dün akşam : )

Aslında bakarsanız buraya kadar her şey normal gibi ta ki birbirimizin falına bakana kadar.Şaka maka arkadaşım iyi fala baktığımı söylüyor ama nedense ben öle düşünmüyorum : ) Her neyse bu arada ilk defa fala bakıyordum size şimdilik sadece şu kadarını söyleyebilirim.Yemekte bize eşlik eden arkadaşın falına kız arkadaşımla beraber baktık ve şaka gibi bazı gördüklerimin doğru çıkması beni çok şaşırttı : ) Ayrıca Kız arkadaşımın fincanın da L ve H harfi gördüm ve şansa bakın ki o gecenin akşamın da bu iki harfin bulunduğu bir isim ile görüştü.Siz bunu nasıl yorumlarsınız bilmiyorum ama eğer bu olayla alakalı bir durum olursa hemen Falcılığa başlıyorum benden söylemesi : ))