30 Aralık 2012 Pazar

İyilik yap iyilik bul ...


İnsanlara yardım etmek hemde karşılık beklemeden ...
Nedeni bilinmez insanlara yardım etmeyi seviyorum ve artık şöyle bir inanca da sahip oldum '' iyilik yapan iyilik bulur '' peki neden böyle düşünüyorum ?
İnternette tesadüfen bir arkadaşla tanıştım.Kendisi bir konu da bir çıkmaza girmiş ve kendisine yardım edecek birini bulamamış ve bu konuyla alakalı benim yardım etme gibi bir durumum vardı ve elimden geldiğince yardımcı olmaya çalıştım şöyle ki ;
Arkadaştan Türkiye deki numarasını isteyerek onu aradım ve yanlış hatırlamıyorsam bir yarım saat konuştuk ve sıkıntı yarattığı konu hakkında onu biraz aydınlata bildiğimi düşünüyorum.

Daha sonra bu arkadaşla Facebook dan görüşmeye başladık ve şimdilik muhabbetimiz iyi gidiyor.

Bu arada bu söylediklerimi kendimi övmek için yazmıyorum !

Neden yazıyorum ?

Çünkü ben kendi çapımda arkadaşa yardımcı olduktan sonra ertesi gün karşıma biri çıktı.
Bildiğiniz gibi ben Polonya ya gitmiştim ve bu gezim de sırt çantamda bana eşlik etti.Ne yazık ki yolculuğa çok dayanamadı ve çantamın bir yeri söküldü. Eeee tabi benim çantamı yaptırmam gerekiyordu sonuçta onunla beraber geziyoruz bende bu sebeple Kottbusser Tor'a gittim ve çantamı yaptırmak için bir terzi buldum.

Dükkandan içeri girdim ve çantamı yaptırmak istediğimi söyledim ve yaptırma ücreti de 6€ .Dükkanda ki bayan benim Türkiye den geldiğimi ve öğrenci olduğumu öğrendikten sonra benden para almadı.Ayrıca ismini de sizlerle paylaşabilirim Binnaz.Çantam yapılasıya kadar baya bir muhabbet ettik ayrıca sabah ki almış olduğu simiti benimle paylaştı ve bunun üzerine bir lokantaya giderek mercimek çorbası ve pilav üstü döner yedik ve ne kadar da yemek benden olsun desem de elimi cebime götürtmedi ve yemekleri de Binnaz abla ödedi.

Tabi ben çorbasında veye dönerin de değilim ama yemekten sonra bana şunları söylemiş olması ; beni her zaman arayabilirsin ,başın dara sıkıştığı zaman ve bunun gibi güzel ve gerçekten karşılıksız yardım etme çabası.

İşte arkadaşlar ben bu olaydan sonra şunu anladım ve bu konu hakkında birazcık düşündüm.
Çok şükür hayatımda hep iyi ve güzel insanlar var.
Acaba diyorum ben çok mu iyi biriyim yoksa iyi insanları ben mi çekiyorum ?

Ayrıca yaptığımız her iyilik bazen başınıza iş açabilir ama gene de iyilik iyilik iyilik ...


29 Aralık 2012 Cumartesi

Polonya - Warszawa ...

Uzun mu uzun bir yolculuktan sonra Warszawa ya gelmiş bulunmaktayım ama buraya gelmeden öncesinden bahsetmek gerekirse; 

1 gün öncesi ,

Poznan da güzel bir sabah ve o günün sabahı sıcak bir sebzeli çorba içiyoruz.O gün akşama kadar hiç bir sorun yok ve akşam olur.Bir önce ki blog'um dada dediğim gibi burada içiyoruz ve o akşam el yapımı votka içiyoruz.İçtiğiniz zaman cidden içiyorsunuz hani tadı limonatayı andırıyor ama bir kaç saat geçtikten sonra emin olun kafayı buluyorsunuz : ) ve bunun üzerine hiç uyumadan otobüsle yolculuğa çıkmak.

1 gün sonrası ,

Yanılmıyorsam Warszawa ya gidesiye kadar baya bir uyudum  ve Warszawa ile ilk tanışmamız..

Yukarıda ki resim; eğer Polskibus la Warszawa dan yolunuz geçerse ineceğiniz otobüs durağı burası.İşin açıkçası ben buraya gelince bir kendime gelemedim.

Her neyse sağ olsun Warszawa da yaşayan arkadaşım beni karşıladı.Bu arada burada ki arkadaşımı yanlış hatırlamıyorsam 4-5 günlük tanıyorum. Erasmus öğrencisiyseniz böyle kısa sürede arkadaşlıklar kurabiliyorsunuz.Birbirimizi çok tanımasak da en azından benim açımdan ben çok memnun kaldım.

Warszawa vardığım akşamı clublardayız.


Giriş ücretli ama çok da bir para değil ayrıca club'a girmeden önce damgalanıyorsunuz : ))

Şimdi tabi insan ister istemez Poznan daki club la karşılaştırıyor.Hayır dostlar burada ki club ise Poznan daki neydi demek istiyorum.Tek kelimeyle süper bir akşamdı.Hayır Poznan daki de güzeldi ama buraya ayrı bayıldım.Eğer buralara gelirseniz mutlaka buraya uğramayı unutmayın.

Bir Galatasaray'lı olarak gurur duyduğum zamanları geçirdiğim şehir.Bildiğiniz gibi yakın zamanda Galatasaray - Fenerbahçe derbisi vardı ve bende bu derbiyi Warszawa da izleme fırsatı buldum.Maçı izlerken de fark ettim ki Polonya da çok Türk var özellikle de burada.

'' Türkler her yerde ''

Yediğim İskenderin tadını halen unutamamaktayım.Tek kelimeyle şahane bir iskenderdi.Bu lezzeti ''Sapko Kebap'' da tada bilirsiniz.Pişman olmazsınız.


Palace of Culture Science...
Devasa bir yapı ve özellikle bu yapının akşam büyüleyici bir havası var...
Ben şanslıydım ki arkadaşımın evi tam merkezdeydi yani bu yapı dibimizdeydi : )

...................................................................................................................................................................
- Old Town -
Buranın Old Town tabi ki de daha büyük.Çok şanslıydım ki ışıklı gösteriler vardı.Berlin de izleme fırsatı bulamamıştım kısmet bugüneymiş.

Şimdi sizlere bir kaç fotoğraf paylaşayım : )



Evet arkadaşlar sizlerle paylaşacağım Fotoğraflar bunlar ile sınırlı...
Warszawa da şehir hayatı yaşarken bir yandan da eski dönemlerden kalma eserlerle de baş başa kalabiliyorsunuz.Bu sebeple ki ben buraları çok sevdim umarım tekrar gitme fırsatım olur özellikle baharda tekrar gitmeyi düşünüyorum.

Yalnız şunu da söylemek gerekirse buralar ne kadar da güzel olursa olsun Berlin benim için başka güzel ...


25 Aralık 2012 Salı

Polonya - Poznan ...

İlk Avrupa gezime saatler kala ben Berlin ZOB ' da otobüsümü beklemekteyim ve otobüsüm gelir ben Internetten almış olduğum bileti görevliye gösterir ve yollara koyuluruz.

Her yer karlı ve çok soğuk...

Poznan, Dworzec Gorczyn otogarına varmış bulunmaktayım.Evet arkadaşlar ilk heyecan ve ilk şok.Şok yaşamamın sebebi ise otobüsten indiğim yerin ciddi anlamda kötü olması yani Berlin otogarını görünce burası bana çok kötü geldi.Emin olun buraya gelince ne demek istediğimi anlayacaksınız .

Poznan da arkadaşımın yanında kaldım sağolsun beni 4-5 gün idare etti yurdun da.Şimdi yurda gitmek için Belediye otobüsüne bindik.Arkadaşlar burada bilet olayları biraz farklı şöyle ki; buradan almış olduğunuz biletler dakikalık.Belki diğer ülkelerde de böyledir ama Berlin de bir bileti süresi 2 saat.

Her neyse ve yurda varırız ...

Bu arada yurtta misafir öğrenci kalabiliyor yalnız belli bir bütçe karşılığında lakin ben arkadaşımın yanında kalacağım için hiç para vermedim lakin yurdun girişinde duran görevlilere eğer yakalanırsanız o parayı vermek durumunda kalıyorsunuz.Ben bir kaç kere yakalanmama rağmen hiç para vermedim : )

İlk gün yol yorgunluğundan mıdır nedir bilinmez pek kendimde değildim ama şansa bakın ki o günün akşamında yurtta Erasmus Partisi vardı.Benim için gerçekten büyük şans.

Partide bir sürü arkadaşla tanıştım.İşin garip tarafı yurtta bir Alman arkadaş buldum ismi Dominik ve Almanca konuşmaya çalıştım eh biraz başarılı olduğumu söyleyebilirim : ) Parti bence güzeldi bir çok farklı lezzetler tattım sanırım beni en çok etkileyen Pierogi oldu !

Arkadaşlar bir nevi Polonya usulü bir mantı lakin yoğurtsuz yeniliyor ve Pierogi hamurunun içerisine bir çok lezzeti saklayabiliyorsunuz örneğin; kıyma, peynir hatta erikli ve kirazlı ...
O akşam peynirli ve kıymalı vardı ve hepinizin de bildiği gibi kıyma domuz etinden yapılıyor bu sebeple benim tercihim peynirlisinden oldu.Polonya ya geldiğiniz zaman mutlaka bu lezzeti tatmalısınız.

Bunun yanın da kesinlikle Zapiekanka da yemelisiniz.Tek kelimeyle mükemmel bir tat,
Mantar ve kaşardan yapılan üzerine istediğiniz gibi soslaya bileceğiniz mükemmel bir lezzet.Yanlış hatırlamıyorsam ben bu enfes tat için 6 zl. vermiştim.Velhasıl bu lezzeti tatmadan buralardan ayrılmayın derim...

Ertesi gün çok zinde bir şekilde uyandım ve akşamında Club ler de eğleniyoruz.

Cuba Libre - Latin Dance Club...
İlk gittiğim mekan hafta içi gitmemizden dolayı sanırım giriş ücretsizde.Tabi buraya gitmeden önce yurtta biraz alkol aldık daha sonra gecelere akmaya başladık.Sanırım Poznan beni benden aldı çünkü hayatım boyunca yapmadığım şeyleri burada yaptım.Mesela 

İlk sigaramı burada içtim ( kullanmıyorum )
Hiç bu kadar çok içmedim ( çok içen biri değilimdir )
İlk defa tanımadığım bir kıza açıldım ( hemde bir yabancıya )

Evet bunları ben yaptım.Şaka gibi ama gerçek : )
Parti de olabildiğince dans ettim ve partnerlerim güzel dans ettiğimi söylediler ki ben zaten bunu biliyordum : )

Şaka bir tarafa cidden Poznan da çok eğlendim.İçmediğim içki ki orada içtim ve '' Lech '' birasını mutlaka tatmalısınız.
Yalnız her şeyin güzel olması bir kenara dursun hayatım adına gerçekten bir çok şeyi fark etmemi sağladı.Örneğin benim hayatım bir düzen içerisinde olmalı hayatımın büyük bir kısmı içki ve gece hayatı olmamalı en azından arada böyle olabilir : )

Şimdi Poznan'ı sizlere anlatacak olursam Berlinden sonra buralar bana köy gibi geldi.Ayrıca arkadaşlar köy de olsa Avrupa ülkesi falan diye düşünmeyin benim gördüğüm kadarıyla Türkiye Polonya ya göre çoğu konuda daha gelişmiş durumda bundan kesinlikle emin olabilirsiniz.En azından ben Polonyayı gözümde çok büyütmüşüm.

Her neyse şimdi Polonya'nın para birimi zloti.
Ben Poznan da 50 € - 200zl. aldım ve 200zl'nin hepsini harcamadım çünkü Polonya genel olarak çok ucuz bir ülke hatta bizim TL miz ZL den daha değerli : )

Bu ufak bilgilendirmeyi de yaptıktan sonra Poznan'ı gezmeye devam ediyoruz.Poznan da ki Old Town da buzdan heykeller vardı.Ya ben cidden çok şanslıyım ha !
Bunun gibi bir sürü eser sergileniyordu...
...................................................................................................................................................................
- Old Town -
Genellikle Avrupa ülkelerinin çoğunda bulunur ve çoğuda aynı tiptir.Poznan da ki tabi biraz daha küçüktü.Şimdi sizlere bir kaç küçük fotoğraf paylaşmak istiyorum,

Old Town yakınlarında bir Kilise ve bir kaç Müze vardı ve ben tercihimi Kilise den tarafa kullandım ;



Poznan'ı bu şekilde bir kaç gün içerisinde bitirmiş olduk.Eğer buralara yolunuz düşerse mümkünse sadece karı kız için ve sadece içmek için buralara gelmeyin.Ayrıca bana yardımcı olan arkadaşlarıma da buradan hepsine çoook teşekkür ederim ...

Sıra da Polonya'nın Başkenti '' WARSZAWA ''



24 Aralık 2012 Pazartesi

Film Köşesi - 4

Film Serüvenimize kaldığımız yerden devam ediyoruz ...



Dr. Dolittle 4 ...
Kategori : Komedi
Açıklama : Evet arkadaşlar yanılmıyorsam bu film 5 seriden oluşuyor.Ben ilk serilerini izlemeden 4 den başladım : ))

Filmin konusu çok basit genç bir kız hayvanlarla konuşabiliyor ve bu yeteneğini kullanmak için karşısına çok büyük bir imkan çıkıyor ve böyle devam eden bir film.

İşin açıkçası sıkılmadan izledim lakin çoğu yerler saçmaydı yani izleyecek hiç mi hiç film bulamazsanız bu film neden olmasın ?

10 / 6




Year One ...
Kategori : Komedi
Açıklama : Bence keyifli bir filim.İzlemeye değer.Komedi tadında olsa da aslında çok da komedi barındırmıyor.

Hani bazı filmler vardır vaovvv süper veya ya üffff çok sıkıcı diye aslında bu film sanırım tam ortada bir yerde kalıyor.

Ben izlerken sıkılmadım ama çok da iyi bir yapıt olduğunu söyleyemeyeceğim.

10 / 7





Deep Impact ...
Kategori : Bilim Kurgu
Açıklama : Evet Dünyayı kurtarmamız gerekiyor : ))
Film kötü değil ama ben izlerken çok sıkıldım.Arkadaş Filmde ekşın yok : )) Bu sebeple ben izlerken sıkıldım ayrıca konuda genel olarak aynı işte Dünyaya gök taşının çarpma korkusunun insanlarda yarattığı panik ve hayatta kalma mücadelesi anlatılıyor.

İzleyin der miyim ?
Sanırım Hayır : )))

Emeğe saygı ....

10 / 5




Aouamarine ...
Kategori : Komedi
Açıklama : Kategori ne kadar da komedi diye adlandırsa alakası yok.Yani izlerken pek komedilik sahnelerle karşılaşmadım.

İzlerken  sıkılmadım ama işte sıradan bir konusu var.Yani farklı bir olayla karşılaşmıyorsunuz o yüzden zamanınızı başka filmler ile değerlendire bilirsiniz ...

10 / 6








Gayby ...
Kategori : Komedi
Açıklama : İsminden de anlaşılacağı gibi konu gay ler ile alakalı. Ayrıca Filmin konusuna değinecek olursak; çocuk yapmak isteyen bir kadın en yakın arkadaşından yardım ister.Bu kişi de tamamen hem cinslerinden hoşlanan bir erkek ve bu ikisinin çocuk yapma çabalarının anlatıldığı bir film.

Film ya bana saçma geldi yani Film sektöründe o kadar çok film var ki bence Film izleme tercihlerinizi onlardan yana kullana bilirsiniz.

10 / 3




Resident Evil Retribution ...
Kategori : Bilim Kurgu
Açıklama : Bu filmin tüm serilerini izlemişimdir ve bence serinin devam etmesi gerektiğini düşünüyorum ama nedense ilk seriler hariç son seriler bir birilerini tekrarlar nitelikte.

İşin açıkçası ben ilk serileri daha çok sevdim.Ben bilim Kurgu Filmlerinde izlediğim sahne bana inandırıcı gelmez ise ben o filmi çok beğenmiyorum.Aynı bu filmde ki evrim geçiren insanların hiç gerçekçi olmaması gibi ama genede izlenir : )

10 / 8





Red Dog ...
Kategori : Komedi
Açıklama : Öncelikle tüm hayvan sever arkadaşlar mutlaka bu Filmi seyretmeli.Ne kadar da komedi dense de bence çok duygusal bir film.Film o kadar ders verici ki ben izlerken kendimden geçtim.

Film de bir köpeğin insanların hayatının  ne yönde değiştirdiği anlatılırken bunun yanında köpeğin sadakatini de izleye biliyorsunuz.

Filmin sonu beni çok etkiledi : (

İzleyin izlettirin ...

10 / 9


The Twilight Saga : Breaking Dawn 2 ...
Kategori : Fantastik
Açıklama : Ve serinin son Filmi ! Öncelikle bu serinin tüm kitaplarını okumakla beraber filmlerini de izledim.Filmin son serisi bence gayet güzeldi.Diğer serilere nazaran biraz hareketlilik daha fazlaydı ve ben bu tarz filmlerde hareketli sahneler ne kadar fazlaysa filmden o kadar keyif alıyorum.

Bu serinin son filmini izlemekle beraber bence kitaplarını da okumalısınız.

10 / 9






                                 Şimdilik sizlerle paylaşacağım filmler böyle arkadaşlar...
Eğer bu filmleri izlemek isterseniz size izleme sırası olarak şöyle bir sıralama verebilirim.


  1. The Twilight Saga : Breaking Dawn 2
  2. Red Dog
  3. Resident Evil Retribution
  4. Year One
  5. Aouamarine
  6. Dr. Dolittle 4
  7. Deep Impact
  8. Gayby
Şimdilik paylaşımlarım bu Filmlerle sınırlı.
Tekrar ve tekrar Film Köşesinde görüşmek üzere.
Takip de kalın ayrıca yorumlarınızı da bekliyorum : )


23 Aralık 2012 Pazar

Polskibus ile gezmek ...

Avrupa gezimize başlamış bulunmaktayım ...
Önceliğim tabi ki de Berlin'e yakın olan ülkeden başladım ve ilk gittiğim ülke '' POLONYA ''

Bu yazıma geçmeden önce belki reklam olarak da algılayabilirsiniz ama gene de küçük bir yazı yazmak istiyorum.Ne hakkında mı ? Yolculuğumu gerçekleştirmiş olduğum otobüs hakkında ...

Polskibus İsminden den anlaşılacağı gibi Polonya ya ait bir firma.Öncelikle çok konforlu olduğunu söyleyebilirim.Ayrıca otobüs de İnternet ve bunun yanında koltukların altında prizde bulunuyor ve bir adet de tuvalet bulunuyor.Anlayacağınız çok konforlu bir otobüs.Ayrıca sitesine buradan bakabilirsiniz.Bu kadar konforlu olmasına rağmen hiç pahalı değil bu gerçekten süper bir olay : )

Bildiğiniz gibi öğrenciyiz ve bizlere belli bir bütçe karşılığında Avrupa da okuyun deniliyor ve nedense bu bütçe  ne kadarda dikkat etmeye çalışsak da bize yetmiyor hele ki Berlin de iseniz hiç yetmiyor.

Bu sebeple Erasmus yaparken bir yandan da gezelim görelim diyoruz tabi bunu yapmak içinde belli bir bütçe ayırmamız gerekiyor yani kısacası '' Az maliyetle çok yeri gezmek '' benim Felsefem artık bu !

Bundan dolayıdır ki Polonyayı Polskibus ile gezdim.

Gidiş : Berlin - > Poznan - > Warszawa ...8€ + 6€ = 14€
Dönüş : Warszawa - > Poznan - > Berlin ...4€ + 12€ = 16€

Evet arkadaşlar bu firma hakkında ki görüşlerim bu şekilde.Bir sonra ki yazımda sizlere detaylı bir şekilde Poznan dan bahsedeceğim.

Şimdilik keyifli zamanlar geçirmeniz dileğiyle ...


22 Aralık 2012 Cumartesi

İlk Sınav Heyecanı ...

Herkese Merhaba ,

Öncelikle uzun zamandır sizler ile paylaşımda bulunamadım bunun farkındayım.Sebebini açıklayacak olursam 1 haftalık Polonya gezimden kaynaklandığını söyleyebilirim.Gezimi sizler ile paylaşmadan önce benim için çok mu çok önemli bir olayı sizler ile paylaşmak istiyorum.Şöyle ki;
11.12.2012 Tarihinde saatler 11:00 gösterdiği zaman ben heyecandan ölürken bir tarafta sınava tabi tutuluyorum.Evet yanlış duymadınız ilk sınavımı olmuş bulunmaktayım.Öncelikle sizlere aldığım dersleri söyleyeyim ;
- Solartechnische Systeme,
- Energiespeicher,
- Neu Technolosien in der Energiewandlung,

Evet bu üç dersten sınava tabi tutuldum.Şimdi sınav saatine gelmeden önce size bu sınav hakkında bilgi vermek istiyorum.Bu üç dersin sınavı Almanca ve bu üç dersin dersi olmuyor yani hocanın yanına gidip sınav için randevu alıyorsunuz ve o da uygun olduğu zaman size bir tarih veriyor ve bunu yaparken de size yararlanabileceğiniz kaynaklardan bahsediyor.Bu arada eğer bu dersleri almak istiyorsanız hocamız sadece salı günleri okulda bulunuyor ve sadece salı günleri randevu alabiliyorsunuz ve bunun yanında sadece salı günleri sınav yapıyor.Şimdi ben bu dersleri neden aldım ? Aslında sorunun cevabı çok basit şöyle ki hoca her yıl hep aynı soruları soruyormuş bu sebeple bu dersleri aldım.Tabi ki sınava girmeden soruları ve cevapları buldum ve bir güzel ezberledim ama ders Almanca olduğu için ciddi anlamda zorluk çektim.Bu arada bu 3 ders bir paket programı yani hangi notu alırsanız alın bu üç dersten aynı notu almış oluyorsunuz.

Şimdi sınava gelecek olursak bu üç sınavı yapmak için hocamız bize 1 saatlik bir süre verdi ve bu 1 saatin içerisinde birde konuşma sınavı vardı.Her neyse saatler 11:00 gösterdiğinde sınavımız başladı !

İlk dakikalar gayet iyiyim hani bildiğin Almanca yazıyorum lakin bir 10 dakika sonra ben bir bocalamaya başladım ama böyle bir şey olamaz.Bildiğim her şeyi unuttum.Hatta kimi soruların cevabı eksikti ama ben genede yazdım en azından kağıt boş durmasın değil mi ? : )

Sınavda doldurduğumuz her kağıdı hoca baştan sona inceliyor ve takıldığı yerleri bize soruyor burada ne demek istedin falan diye ama ben anlamadığım için hocaya hiç bir şey söyleyemedim sadece sınavda yazdım : )

Bu arada sınava en fazla 4 kişi girebiliyor.Biz sınavda 3 kişiydik yani kopya çekerim falan durumu olmuyor sevgili arkadaşlar şimdiden bunu söyleyeyim : )

Sınavımız biter ve benim moraller altüst olur bunun sebebi ise çalışmış olduğum soruların çoğunu hoca değiştirmiş yani çalıştığım soruların sadece üç - dört tanesi çıktı ve bu sebeple çok soru yapamadım tabi bunun yanında yaptığım soruların bir kısmının cevaplarının eksik olması moralsizliğime moralsizlik kattı.

Ama bu kadar olumsuzluklara rağmen buradan da hocamıza çok teşekkür ederim bana 2.7 verdi hatırlatmak gerekirse burada 5'li not sistemi var en yüksek not 1 : )

Sınavımızı olduk ve notumuzu da aldık şimdi sırada AB Ofisinden aldığımız '' Leistungsnachweis / Teilnahmeschein '' belgesini hocamıza doldurmakta ve bu belgeyi de doldurduktan sonra bu 3 dersi geçmiş bulunmaktayım.Sırada sadece 1 dersim kaldı bu dersi de bu dönem verirsem Mezun oluyorum ve 2.Dönem Berlin de sadece dil öğrenmeyi ve Avrupayı gezmeyi düşünüyorum : )

Sınavın stresini atmak için ilk rotam Polonya oldu.Bu uzun mu uzun zevkli ve bir o kadar da yorucu maceramı sonraki yazımda sizler ile paylaşacağım.Şimdilik benden bu kadar dostlar...


8 Aralık 2012 Cumartesi

Buz Pistinde Özgürlük ...

Karlı bir akşamda yollara koyulduk rotamız 
Buz Pisti ...


Daha önce sizlere de söylediğim gibi Berlin kara teslim.Her yer bembeyaz ve bu beni çok mutlu ediyor lakin şu soğuklar olmasa daha bir mutlu olacağım ama neyse !
Şimdi ilk defa Buz Pistine gidiyorum tabi buradan da anlayacağınız gibi ilk defa Buzda kayacağım.Bunun yarattığı heyecan bir kenarda dursun birazda korku var.Bunun sebebi ise bir yerlerimi kırma olasılığım.Bu olasılığın gerçekleşmesi çok yüksek : )


Yukarıda ki resim birazcık karanlık olsa da gittiğimiz Buz Pisti ...
Şimdi buraya giriş yaparken yanlış hatırlamıyorsam 1,60€ verdik tabi verdiğimiz para bununla sınırlı değildi bir de ayakkabılar için de 5,00€ civarı verdik sanırım ama fiyatlar konusunda emin değilim bunu belirteyim.

....

Efendim şimdi Patenlerimizi giydik ve Buz Pistinin bulunduğu alana doğru ilerlemeye başladık.Tabi Paten ile yürümek çok ayrı bir duygu yani yürürken bile bazı anlarda dengenizi kaybedebiliyorsunuz.

Aman DİKKAT !

Veeee Buz Pistindeyiz.
Ben heyecan ve korkuyu bir arada yaşıyorum ama cesaretten kaynaklansa gerek hemen kendimi Piste attım.Tabi bazı arkadaşlarımın ilk gelişi değilmiş yani onlar baya bir tecrübeliler ki cidden güzel kaydılar tabi ben kenarda iki adım atıp kenardaki korkuluğa tutunuyorum.Buz Pistini bir iki kere daire şeklinde ilerledim eeee bu arada hiç düşmedim mi ? Oooo hem de ne düşme göt üstü kolumun üstüne sırtımın üstüne ne türlü düşme modelleri varsa hepsini gerçekleştirdim sanırım : ))

Ben şuna inanmışımdır hep Buz da kaymak nedense bana hep özgürlüğü anımsatır bir kuş edasında özgürleşiyorsun sıyrılıyorsun benliğinden ...

Benim için çok güzel bir tecrübe oldu.Tekrar yapmak ister miyim ? Neden olmasın ...

Bu arada hiç bir yerimi kırmadım lakin ertesi gün uyandığım zaman her yerim ağrıyordu ve bu ağrıyı bir gün boyunca çektim...

Eeee her güzel şeyin bir zorluğu vardır ya da şöyle mi demeliyim ;

'' Denizleri seviyorsan dalgaları da seveceksin
Sevilmek istiyorsan önce sevmeyi bileceksin
Uçmayı seviyorsan düşmeyi de bileceksin
Korkarak yaşıyorsan yalnızca hayatı seyredersin, seyredersin. ''
ŞEBNEM FERAH
KORKARAK YAŞIYORSAN
....

7 Aralık 2012 Cuma

Dresden de Sanatsal faaliyetler ...

Bir önceki yazımda Dresden deki yaşadığım bir kaç anımı sizlerle paylaştım.Bu yazımda ise bazı yerleri özellikle anlatmak istiyorum.Önceliğim şöyle ki ;

Staatliche Kunstsammlungen Dresden ...
Öncelikle bu müzeye giriş 6,00 €.

Müze 3 katlı bir bina ve her katında farklı farklı zamanlar da yolculuk ediyorsunuz.İşin açıkçası bu müzeyi gezmem de bir arkadaşım vesile oldu.Ona tekrardan buradan teşekkür ederim. Teşekkür faslını da geçtiğimize göre şunu belirtmek isterim ne yazık ki Müzenin için deki eserlerin fotoğrafını çekemedim çünkü yasaktı.Bu cidden benim için çok kötü oldu : (

Her neyse şimdi müzeye gelecek olursak ilk katında günümüzden ve eski dönemlerden yapılmış bir çok heykel ve buna benzer eserler var.Müzeye giriş esnasında size eserler hakkında bilgi vermek için bir telsiz veriyorlar ve ona numaraları yazarak o eser hakkında bilgi alabiliyorsunuz.Dil olarak Türkçe yoktu bende İngilizce almak zorunda kaldım.Bir şey anladım mı yani çokda bir şey anlamadım : )

Neyse devam edelim dimi ama..Şimdi müzeye giriş esnasında ilk katın yanın da çok geniş bir alan var ve bu alanı da şöyle alabildim ;

Sağ olsunlar burada fotoğraf çekebildim.Bu arada biletinizi çok da gözükmese de sağ taraftaki gişeden alıyorsunuz.Şimdi ilk kat böyleydi.İkinci katta resimler yani tablolar bulunuyor.Resim sanatını seven biri olarak buraya hayran kaldım : )

Veeee bu eserlerin yanında  heykeller vardı ama bunun yanı sıra mumyalar, takı ve buna benzer eserler de vardı.Burası da işin açıkçası çok ilgimi çektiğini söyleyebilirim.

Üçüncü kata gelecek olursak burada da tablolar vardı ve benim bildiğim önemli sanatçıların eserleri burada sergileniyordu.

Dresden'e gelip müze gezmek benim için cidden fazladan bir  ( + ) idi.

Semperoper Erleben ...
Öncelikle buraya giriş ücreti : 4,00€

Buraya yetişmek için ciddi bir efor sarf ettik.Çünkü bizim diğer grup buraya gelmiş tabi biz o sırada yukarıdaki paylaştığım Müzeyi geziyorduk.Neyse ki arkadaşlarımıza yetişebildik ve saat 3 deki grupla beraber Opera Binasına giriş yaptık.Biletimizi alırken gene bir dil seçmeniz gerekiyor gene Türkçe olmadığı için İngilizce seçtik.

Ama bu sefer anlatıcımız canlı :) Başımız da bir bayan anlatıp duruyor.Tabi ben gene çok bir şey anlamadım lakin genede ilkine göre daha iyi anladım.Hayatımda ilk defa Opera Binasına gittim ve bu benim için güzel bir tecrübe oldu .

Efendim burada fotoğraf çekmek paraylayla bu yüzden fotoğraf çekemedim lakin Internetten almış olduğum fotoğrafı sizlerle paylaşabilirim : )

Evet şimdi rehberimiz bu binanın tarihinden bahsetti ve içeride ki resim sanatından bahsetti.Yani içerisi o kadar güzeldi ki hep filmlerde görürdüm o an kendimi bir film karesinin içinde hapsolmuş hissine kapıldım .

Gezimiz yanılmıyorsam 45 dk sürdü ve benim için çok kısa bir süreydi.Gezimizin sonlarına gelmeden önce yandaki resim deki sağdaki ikinci balkonda oturma fırsatımız oldu.Burası o kadar büyüleyici ki umarım böyle yerlere bir daha gitme fırsatım olur.

Dresden' e geldiğiniz zaman buralara uğramayı sakın unutmayın.Hatta gidebileceğiniz Müze veya bu benzer aktiviteler olursa sakın kaçırmayın sonuçta herkes her yere gidebiliyor ama böyle sanatsal alanlara çok da gidilmiyor.Bizim gezimiz bir günlük olduğu için ben sadece buralara uğrayabildim.

Şunu söylemek gerekirse benim gönlümdeki ve ilk sıradaki yapı '' Pergamonmuseum '' !

Dresden de Gezilecek yerler - 1


5 Aralık 2012 Çarşamba

Dresden de bir kafile ...

Günlerden Cumartesi ve '' 01.12.2012 '' saatler den 07:30 yollardayız.Yolculuk nereye mi ? 
'' DRESDEN ''

Ve 10:45 gibi Dresden'e varıyoruz...Sabahın ilk ışıklarıyla yollara koyulan tamı tamına 12 genç. Yolculuğumuz süperdi.Öncelikle Dresden gidiş dönüş kişi başı 8€ verdik.Bildiğiniz gibi Almanya için de '' Schönes-Wochenende-Ticket ''  '' hafta sonu bileti '' oluyor ve bu bileti 40 € alabiliyorsunuz ve bunun yanında bu bileti 5 kişi kullanabiliyorsunuz tabi böyle olunca kişi başına 8€ gibi cüzzi bir miktar ortaya çıkıyor yanlış hatırlamıyorsam bu bilet gece 03:00 gösterdiği zaman kullanma hakkı bitiyor.Bu bilgilendirmeyi de yaptıktan sonra artık gezimize geçebiliriz .

İlk defa Berlin den farklı bir yere gittim ve ilk defa bir tren yolculuğu yaptım ve bunlar gerçekleştiği anda cidden çok mutlu ve heyecanlıydım : )

Tabi Dresden'e gitmeden önce yanımıza; şemsiye, su, sandviç, bisküvi ve bunlara benzer şeyleri yanımızda götürdük.Ne de olsa bilmediğimiz bir şehir.

Öncelikle buradan gezi arkadaşlarıma çok teşekkür ederim bunun sebebi sandviçlerini benimle paylaştıkları için.İşin açıkçası tek tek isimlerini vermek isterdim lakin arkadaşlarım pek meşhur olmak istemiyorlar : ) Bu sebeple isimlerini sizlerle paylaşamıyorum...

Dresden'i gezmeye başlamadan önce tabi ki ilk yaptığımız şey bir yol haritası almak ne de olsa kimse buraları bilmiyor.Önce ki yazımda sizlere söylediğim gibi burada Yılbaşı hazırlıkları bütün hızıyla devam ediyor ve Dresden de bir çok alanında Augustusmarkt vardı.Bunun olması hoş güzel lakin bu alan da bir birimizi çok kaybettiğimizi söyleyebilirim kaybolmanın gündüzü ayrı gecesi ayrı : ) Çok şükür ben hiç kaybolmadım ...

Dresden süper bir şehir hayran kalmamak elde değil.
Bir yandan çok orijinal binalar bir yandan da tarihi binalar ve bunların bir arada olması muazzamdı.Gündüz olabildiğince gezmeye çalıştık. Dresden de 2 müzeye gitme gibi bir olanağım oldu ki her ikisine de hayran kaldığımı söyleyebilirim.Bunu sizlerle bir sonraki blogum da palaşacağım.

Ve bu 2 müzeyi gezdikten sonra hava biraz kararır ve biz gene yollardayız.Bu arada gündüz hava çok güzeldi artık şansımıza diyelim lakin gece de bir o kadar soğuktu : )

Şimdi özellikle bazı güzel yerler vardı sizlerle onları paylaşmak isterim ...


Procession of Princes...
İşin açıkçası Dresden'e gelmeden önce bir araştırma yapmıştım ve burasıda ilgimi ciddi anlamda çekmişti .Bence güzel bir eser ve bu yapı işlek bir caddede bulunuyor ...

Semper Opera House...
Evet arkadaşlar burası da süper diyebileceğim yerlerden biri bunu özellikle sizlerle bir sonraki blogum da paylaşacağım...

Royal Palace ...
Yani buralara hayran kalmamak elde değil.Böyle yapıları yakından görmek bence süper bir duygu.Sizlerle şimdiki ye kadar paylaştığım fotoğrafların hepsi bir birine çok yakın yerlerde bulunuyorlar ve böyle olması da gerçekten güzel çünkü zamandan tasarruf yapmış oluyorsunuz...

Staatliche Kunstsammlungen ...
Gezdiğim ilk müze buradan tekrardan arkadaşıma çok teşekkür ederim onun sanat aşkı sebebiyle benim de buralarda güzel anılar edinmemi sağladı.Bu anımı da sizlerle bir sonra ki blogumda paylaşacağım...

Evet arkadaşlar günümüzün büyük bir kısmını buraları gezerek geçirdik ve aslında bunun gibi bir çok yer de zihnim de şuan : )

Akşam olur her yer kararır biz üşümeye başlarız imdadımıza sıcak şarap koşar...ve akşamın olmasıyla kaybolma sayımız saatler ilerledikçe artmaya başlar...Neyse ki saatler dönüş yolumuzu göstermeye yaklaşırken bizde Dresden HBF da yerlerimizi alıp trenimize bindik.Ayrıca şunu söylemeyi unuttum buraya gelişte ve gidişte aktarma yaptık bunu belirteyim ...Sonra o kadar yazdın insan bunu söylemez mi falan demeyin ! Bak söyledim şimdi : )



Ve yazıma bu fotoğrafı paylaşarak son noktayı koyayım...
Dresden'e yolunuz mutlaka düşmeli emin olun pişman olmazsınız...


4 Aralık 2012 Salı

İlk kar ve İlk titreme ...


Berlin'e ilk kar düşer...
Yukarıda ki fotoğrafı sabahleyin odamdan çektim ...
Berlin'e çok da kar yağmamış olsa da gene de her yer bembeyaz oldu : ) Hepinizin de bildiği gibi Yılbaşı yaklaşıyor ve Berlin de yılbaşı hazırlıkları şimdiden başladığını söyleyebilirim.Örneğin çoğu ev ışıl ışıl şimdiden Yılbaşı ruhunu yaşamaya başlamışlar ve bunun yanı sıra çoğu alışveriş merkezi de bu geleneğe uyuyor.İşin açıkçası hayatımda ilk defa Yılbaşı ruhunu erkenden yaşamaya başladım ki bu beni cidden çok mutlu ediyor : )


Evet şimdi sabaha dönecek olursak !
Şunu söylemek gerekirse ben KAR'ı çok da yaşamış bir insan değilim.Bunun sebebi ise memleketime kar yağmıyor ve bu yüzden de karın yağması beni çok mutlu ediyor hiç abartmıyorum küçücük çocuklar gibi oluyorum : ) ve inanıyorum ki Berlin de kar'a doyacağım.Her güzel şeyin ne yazık ki bir de çikinliği var : )

Mesela dışarısı çoooook soğuk tabi ben şimdilik benim hissettiğimi söylüyorum yoksa dışarısı çok da soğuk değil yani düşünün ki havaların daha da soğuduğunu artık ben ne yaparım bilmiyorum :(
Tabi havanın soğumasıyla hastalıklarda artıyor.Tamam hasta olalım bu problem değil ama mesela sabahleyin kahvaltımı bir güzel yapmışım ve montumu da alıp okulun yolunu tutmuşum.Tabi okula gitmek için U- Bahn'a binmem gerekiyor.

Buraya kadar bir problem yok!

Arkadaş sabahın köründe milletin burnunu silmesi için sümkürmesi var ya beni öldürüyor.Hala alışamadım bu duruma hayır o değil bir ses çıkarıyorlar akıllara zarar tabi ben bu sesi duyunca midem bulanıyor.Yani burada ki insanları anlamış değilim.Ya biz Türkiye de ayıp olur diye böyle bir iğrençlik yapmayız ama burdakiler of of yani.Umarım en kısa zamanda bu duruma alışırım gerçi çok da alışmak istemiyorum : )  Hayır bir ara bende deneyeceğim acaba nasıl bir duygu diye : )
Bunların yanında kışın bot, eldiven, bere, içlik ve mont.Bunları yazmamın sebebi bunlar olmadan mümkünse kışın buraya gelmeyin ve buradan da aileme çok teşekkür ederim mont konusunda bana ısrarlı davrandıkları için normalde montumu yanıma almayı düşünmüyordum sağ olsun anneciğim ısrarları işe yaradı : )

Ve böyle geçen yolculuklar ayrıca şöyle bir durumda olabiliyor Metrolarda mesela sabah uyanıp metroya biniyorsunuz ve uykunuz açılmadı ilk olarak dışarısı soğuk olduğu için uykunuz açılabiliyor haaa bunun etkisi olmadıysa metro da adamın biri gitarını çalıyor tabi bunu yaparken de o eşsiz sesiyle şarkıda söylüyor sağ olsun bunu da yaparken uykunuz çoook güzel açılabiliyor : ) O yüzden uyanıyorum ama halen ayakta uyuyorum diyorsanız emin olun bura da böyle bir durumla karşılaşmıyorsunuz : )))

Berlin'e kış gelir bu genç üşür ve annesinin mercimek çorbasını özler ...