31 Ekim 2012 Çarşamba

Doğmuşum haberim yok ...

Bundan tamı tamına bir yıl öncesi.... 2011....

Denizlideyim.Odam da bilgisayarımın başında zaman geçirmekle meşgulüm...

O gün doğum günüm ...Hem duygusal hemde yaşlanıyorumun verdiği sıkıntı : )

Akşamın karanlığında bir zil sesi ve sürpriz ...

Yanan bir mum hem de 3 tane : )

Mutluydum yanımda dostlarım vardı ...

Bu dostlar kimler mi ?

Tuğrul, Ceren, Sevil, Gülsüm ......

Ben dostlarıyla beraber zaman geçirmekten zevk alan insanlardanım.Dostluk zaman alır kimi zaman sınanırsın bu dostluk da kimi zaman da yapılan bir hatada hemen affedilirsin. Benim öyle dostlarım var ki nerede olursam olayım ne durumda olursam olayım bilirim ki onlar hep benim yanımdalar ve onlarda hep bilirler ki bende onların hep yanındayım.

Günümüz....2012 ...

Benim farklı yılım.Ailemden dostlarımdan ayrıldığım yıl.Belki ilk defa bazı şeylerin farkına vardığım yıl...

Bazen düşünüyorum da; ailemi dostlarımı acaba, buraya gelmekle ne kadar doğru bir şey yaptım ?
Burada şunu anladım ki hasret çekmek cidden zormuş...ama ben böylede mutluyum....

Doğum günümü ilk kutlayan sizin de tahmin edeceğiniz gibi ailemdi...Kardeşim benim için bir video hazırlamış ve gerçekten çok duygulandım....

Küçüklüğümden bu zamana sırasıyla geçiş yapan resimler....İnanır mısınız biran da gözlerim doldu resmen eskilere gittim :(

Ve sonrasın da dostlarım ve arkadaşlarımdan gelen mesajlar ....Ben şuna inanırım hayatıma giren her insan aslında benim şansımdır ve uğurumdur ...Hayatımda olan herkese sonsuz teşekkür ederim : )

Anlayacağınız bu doğum günüm biraz yalnız geçti...İnşallah bu ayrılış ilk ve son olur : )

Ah Erasmus ayırdın beni yarenlerimden : )))


Yanan her mum mutlaka kendinden bir şey kaybeder...
Sen istesen de istemesen de ....
Dostluk da sizce yanan bir mum mudur? Yoksa mumun ucunda ki ışık mı?
Sizce hangisi ?
....

28 Ekim 2012 Pazar

Film Köşesi - 1

Hepinizin de bildiği gibi Berlin soğuk bir şehir ki kışında yavaş yavaş gelmesiyle aslında dışarıda gezme olanağımız da o oranda azalmaya başlıyor.Peki dışarıya çıkamıyorsam ne yapıyorum ?

Tahminleri alayım önce : )

Tamam tamam hemen söyleyeyim.Hepinizin de tahmin ettiği gibi Film izlemek : )

Evet arkadaşlar boş zamanlarımı artık Film izlemekle geçiriyorum. İzlediğim Filmleri sizlerle paylaşarak belki bazı filmler hakkında sizlere bilgi verebilirim.

Evet bu Film köşemizi paylaşmanın mutluluğuyla ilk yazıma başlayalım : )
Ayrıca Sinema eleştirmeni değilim sadece kendi düşünce ve görüşlerim !



  • Türkisch Für Anfänger ...
Kategori : Komedi
Açıklama : Tabi şimdi Filmin ilk isminden de anlaşılacağı gibi Filmimiz de Türk ve Alman ailesinin başından geçen olayları anlatıyor.Film de Almanların Türklere bakış açısı anlatılmaya çalışılmış.Film de komedi, cinsellik eh birazda aşk ön plan da tutulmuş.Ayrıca bu film de Türk rolünde ki oyuncu yanlış hatırlamıyorsam Tunus lu bir gençti. Yani oynatacak bir Türk bulamamışlar. Hayret !

Arkadaşlar Film güzeldi yani ben izlerken sıkılmadım.Eğer zamanınız varsa izlemenizi tavsiye ederim.Tabi şimdi Almanya ya gelince  bende Türk - Alman filmleri izleme merakı doğdu ...

10 / 8


  • The Babymakers ...
Kategori : Komedi
Açıklama : Evli bir çiftin çocuklarının olmaması nedeniyle sperm bankasından kendi spermlerini çalmak istemesiyle başlayan komedi tadında bir film.

Arkadaşlar bu filmi de izlerken sıkılmadım zaten bir film ne kadar iyi olursa olsun veya olmasın izlerken eğer bir insanı sıkmıyorsa o film çok iyi olmasa da iyi düzeydedir diye düşünüyorum.

Ne kadar komedi tadında geçti desem de aman aman gülmedim Film de ama izlemek isteyen arkadaşların zamanı varsa bu film neden olmasın diye bilirim : )

10 / 6

  • What's Your Number ...
Kategori : Komedi
Açıklama : Bir kadının 20 kişinin içinden ona gerçek aşkı tattıracak kişiyi aramasıyla başlayıp bu aşkı 20. erkek de bulmasını anlatan güzel bir film.

Film için de komedi barındırsa da aşkında işin içinde olması Filmin izlenmesi konusunda daha cazip kılıyor diye düşünüyorum.Film sıkılmadan izleyeceğinizi düşünüyorum ama bu film de şu farklıdır diyemiyorum.Zaten genellikle bu tarz filmlerin konusu hep aynı oluyor.

Zamanınız varsa izlemenizi tavsiye ederim.

10 / 8

  • Big Miracle ...
Kategori : Romantik
Açıklama : Öncelikle bu filmi izlemeden önce dedim yani belgesel tadındadır falan ama öyle olmadı.Ayrıca bu filmi izlerken biraz sıkılabilirsiniz yani ben sıkılmadım izledim.Filmin başından sonuna kadar 3 balinanın kurtulma hikayesi anlatılıyor ve ne kadar mutlu sonla bitse de filmin için de bazı acı olaylarda yaşanıyor ayrıca bu film gerçek hayattan alınmış.Bu bilgilendirmeyi yapayım.

İzlemeniz size vakit kaybettirmez diye düşünüyorum.

10 / 7




  • Soul Kitchen ...
Kategori : Romantik -Komedi
Açıklama : Evet arkadaşlar bir Fatih Akın Filmi.Ben bu filmi izlerken Almanca olarak izledim ne de olsa Almanca film izlemek iyidir : ) lakin ne yazık ki Almanca alt yazılı bulamadım bu nedenle filmi sadece dinleyerek anlamaya çalıştım ne kadar anladım o tartışılır : )

İzlediğim veya anladığım kadarıyla başarılı bir yapım olmuş.İzlenilmesi gereken bir yapım diye düşünüyorum.Ayrıca fırsat buldukça Fatih Akın filmleri izlemeliyim ...

10 / 7



  • Ghost Rider Spirit of Vengeance ...
Kategori : Aksiyon
Açıklama : Ben bu filmi izlerken 1. sini izlemedim.İzlediğim kadarıyla aksiyonu ciddi anlamda bol bir film.Tabi bu filmi bende cazip kılan olayların Denizlide de geçmesinden kaynaklanıyor : )

Tabi filmin ilkini izlemediğim için bana bazı yerler saçma geldi ama dediğim gibi bu ilkini izlemediğimden kaynaklanıyor. Ayrıca film de Nicolas Cage olması da bu filmi  bende izlenir kılıyor.

Zamanınız olsun olmasın bu filmi izlemelisiniz diye düşünüyorum.

10 / 8


  • Ice Age - 4 ...
Kategori : Komedi
Açıklama : Buz Devri'nin tüm serisini izledim ve bu serisi de ciddi anlamda başarılı.Şimdiye kadar paylaştığım filmler arasında eğer bu filmi izlemediyseniz bence ilk bu filmden başlayın : )

Aslında bu film için başka bir söze gerek yok izleyin pişman olmazsınız : )

10 / 9


  • Harry Potter and the Deathly Hallows ...
Kategori : Fantastik
Açıklama : Harry Potter'ın tüm serisini izledim ve gerçekten tüm seriler süper yalnız sanki bana seriler ilerledikçe filmin enerjisinin düştüğünü düşünüyorum.Yani tüm seriler süper ama sanki bir şeyler eksik ya da hep aynı şeyi izliyormuşuz izlenimi verdiği için belki ben böyle hissediyorum.

Her neyse bu seriye başlayan arkadaşların bence tüm seriyi izlemesi gerekiyor.

10 / 7




                                       Şimdilik sizlerle paylaşacağım filmler böyle arkadaşlar...
Eğer bu filmleri izlemek isterseniz size izleme sırası olarak şöyle bir sıralama verebilirim.
  1. Ice Age 4
  2. What's Your Number
  3. Ghost Rider Spirit of Vengeance
  4. Türkisch für Anfänger
  5. Harry Potter and the Deathly Hallows
  6. Big Miracle
  7. Soul Kitchen
  8. The Babymakers

Sizlerle paylaşacağım sıralama böyle ara ara size blog adresimde filmler hakkında kısa kısa paylaşımlarda bulunacağım.Şimdilik Film köşemize böylelikle son noktayı koyalım : )

24 Ekim 2012 Çarşamba

Yunanlılarla unutulmaz bir akşam ...

Bir sabah uyanmışım ve dışarısı çok güzel tabi bende bunu değerlendirmek için dışarı çıktım biraz dolandıktan sonra yurda döndüm o da ne kapımda bir mektup ?

Mektup '' Bundeszentralamt '' dan geliyor.Tabi mektubu açtım bakıyorum ama tabi ki de hiç bir şey anlamıyorum.Nede olsa Almanca. Eeeee ne yapacağım bu durumda tabi aklıma ilk akrabam geldi ve onu aradım anlattım durumu çünkü önemli bir mektup olabilir.

Neyse ilk işim akrabamın yanına gitmek oldu.Bu gelen mektup ise burada yaşayan tüm insanlara geliyormuş.Size bir numara veriyorlar ve o numarayı hiç kaybetmemeniz gerekiyor çünkü o numara sizin güvenceniz oluyor.Eğer burada çalışacak olursanız o numarayı çalışacağınız yere vermeniz gerekiyor.Bu sebeple önemli bir belgeymiş ve bende bu belgeyi diğer önemli belgelerin arasına koydum.

Evet peki ben bu yazımı bunun için mi yazdım ?

Tabi ki de hayır : )

Sadece önce küçük bir bilgi vereyim dedim ardından da bu olay sayesinde neler yaşadım size anlatayım....

Almanya'da ciddi anlamda farklı kültürler tanımaya devam ediyorum : )

Resimde de gördüğünüz gibi bir Yunan aileyle tanıştım.Tabi bu ailenin evine gitmeden önce '' ya dayak yemeden dönsek '' deyip ama gittikten sonra aslında böyle bir düşüncenin yersiz olduğunu anladım.

Şöyle ki ben bu kadar sıcak kanlı bir aile beklemiyordum. Hele ki bize karşı yani bu zamana kadar işte Yunanlılarla düşmanız falan filan dendi ama burada ki iletişimi gördükten sonra bu söylenenler gerçekten saçmaymış.

Öncelikle şunu bilmenizi isterim Almanlardan daha sıcak kanlılar.Neyse biraz size o akşamdan bahsedeyim ; Şimdi biz akrabamla gittiğimizde evde sadece evin babası vardı ayakkabılarımızla içeriye girdik tabi ne içeceğiz ? Tabi ki de şarap. Retsina şarabını kolayla karıştırıp ortaya güzel mi güzel bir lezzet ortaya çıkıyor.Ayrıca Erasmus içki kültürümü de ciddi anlamda geliştiriyor : ) Neyse ben o akşam iki kadeh içtim ve daha sonra evin annesi ve iki tane şirin mi şirin kızları geldi.Bu arada kadın az Türkçe biliyor nedeni ise Almanya da Türklerin olduğu yerde doğmuş olması.Biraz muhabbet ettikten sonra sıra yemek olayına geldi tabi ben domuz eti yemiyorum ya kadın tavuk mu istersin yoksa döner mi ? diye sordu ben fark etmez dedim yani kadın hiç üşenmeden benim için gitti yarım tavuk ve döner aldı geldi yani gerçekten bu kadarını beklemiyordum.

Neyse tavuk geldi tabi ben hemen çatal bıçağı aldım elime yemeye başlayacağım.Evin babası Türkiye de ki evinde nasıl yiyorsan öyle ye demez mi yani ne bileyim ben Almanların da bulunduğu ortamlara girdim ama bu tepkiyi hiç görmedim : ) Arkadaşlar bu evin annesinin büyük büyük babaları eskilerden Trabzon da yaşamışlar ve Yunanlılarında lazııı varmış o gece bunu da öğrendim ! Tabi şaşkınlıklarım bununla da kalmıyor.Mesela ; kuru fasulye, mantı, sarma, hamsinin ekmeği vs. yapan bir Yunanlı görmek bende artık şok etkisi yarattı.

Neyse yemek faslı bitti en ufak kızları bana bir kitap getirdi işte ben Almancasını söylemeye çalışıyorum eğer yanlış söylersem ufaklık beni düzeltiyor : ) Ayrıca o akşam Türkçe, İngilizce, Almanca baya bir muhabbet ettim.Tabi bunun yanında Yunanca bir kaç kelime öğrendim.Mesela benim ismim '' Touna '' diye yazılıyor çok zor değil bu : ) ve bunun yanında da  '' oxı - naı ''   '' hayır - evet ''...

Tabi bunlar olurken aile bana çok sıcak davrandı.Hatta Cumartesi günü ufak kızın gösterisi varmış beni de o gösteriye davet ettiler ve bununla da kalmadılar Yunanistan da ki evlerine de davet ettiler.Yani o akşam benim için çok mu çok güzel geçti.Tabi bunu Fevzi abiye borçluyum. Buradan da kendisine teşekkür ederim.

Evet dostlar o akşam unutulmaz bir akşamdı.Daha önceki yazılarımda da söylediğim gibi hayat bizi habersiz yönlendirmeye devam ediyor.Ayrıca artık buralara alıştım kafam rahat : )))


22 Ekim 2012 Pazartesi

Yeni Rakı Kreuzberg ....

Canımın sıkıldığı bir gün Kız arkadaşları arayıp akşam bir şeyler yapalım dememle başladı bu maceram : )

Sağ olsun kızlar planı yapmışlar bana ise sadece uygulamak kalıyordu.

Plan ne mi ? Planımız '' Umspannwerk Kreuzberg '' de Rakı Festivaline gitmek...

Evet arkadaşlar yandaki resim festivalin olduğu binanın dışarıdan görünümü gerçekten bu resme baktığım zaman tarihi bir binaymış gibi gözükse de binanın içerisi çok ama çok modern.

Şimdi gelelim bu festivale kimlerle gittim.Önce ki yazılarımda sizlere bahsetmiştim bu arkadaşlardan Fikret ve Emrah.Normalde kızlarda geleceklerdi lakin binaya girememişler : ))

Neden mi ? Çünkü biz erken gitmemize rağmen dışarıda çok sıra vardı ve tabi ki kız arkadaşlar geç gelince sanırım kapıda birazcık beklemişler daha sonra kapılar kapanmış.Bu yüzden o gün 3 kişi takıldık şikayetçi miyim ? Kesinlikle hayır gayet iyiydi : ))


Evet şimdi sıradayız ya tabi birazda önlere doğru geldik iki genç bayan '' ya size bir şey söylemek istiyoruz '' deyip yanında ki kız arkadaş da '' zaten sizler ne söyleyeceğimizi tahmin etmişsinizdir '' demesiyle zaten biz olayı anladık.Bu arkadaşlar sıranın baya gerisindeymiş sanırım, rica edip yanınızda durabilir miyiz ? dediler  bizde '' tabi ki '' diyerek o arkadaşları uzun mu uzun bir sıradan kurtarmış olduk.

Her neyse sıra bize geldi ve içeriye girdik.Arkadaş mekan o kadar güzel ki yanda ki resimde de sanırım mekanın ne kadar güzel olduğunu anlamışsınızdır : )

Yani binanın dışarısına baktığınız zaman içerisinin böyle olacağını tahmin edemezsiniz en azından ben tahmin edemezdim : ))


An itibariyle binadayız : )))

Giriş de bizi böyle bir tablo karşılıyor...

Ama binanın içi gibi yapılan etkinlik de çok güzeldi.

Yani eğlenceye 1 - 0 önde başlıyoruz.Arkadaşlar normal de merdiven den inip tekrar bir merdiven çıktıktan sonra asıl eğlencenin olduğu yere ulaşıyoruz.


Biz üç genç partinin olduğu bölüme geçtik.İçeride şöyle bir olay vardı ; kupon almamız gerekiyordu bir kupon 2 € tabi rakı olur da yanında mezesi olmaz mı ?

Partinin bulunduğu yerin bir kısmını mezeler için ayırmışlar bir kısım yeri de rakılar için büyük bir kısmını da eğlence için.Yanda ki fotoğraftan da gördüğünüz gibi biz mekana girdiğimiz de Almanya nın en  kıvraktı sanırım oryantali sahnedeydi.  Vallahi ne diyim halt etmişler ben hiç beğenmedim : )))


Neyse biz içkilerimizi aldıktan sonra bir  köşeye oturduk  bir yandan rakılarımızı içerken bir yandan da muhabbet ediyoruz.  Neyse parti de bir çok kişi sahne aldı en son BABA ZULA sahneye çıktı.Tabi biz bi ikinci rakılarımızı da aldık onları da içiyoruz

Yani ortam güzeldi hatta son rakılarımızı içerken yanımızda ki iki güzel bayanla küçük de olsa konuşma fırsatı bulduk : )))



Tabi çok geç olmadan mekandan ayrıldık.Ne de olsa benim gitmem gereken uzun mu uzun bir yolum var : ) Yani şunu fark ettim gerçekten eğlence mekanlarından uzak bir yurt'un olması ciddi bir problem ama yapacak bir şey yok : )


Son olarak efendim festivalin girişin de yanda ki görmüş olduğunuz balon vardı.Tabi ben giriş de çekemedim çünkü balonu nedense söndürme gereği duydular.

Tabi bende mekandan çıkarken bu fotoğrafı çektim......


Ah Berlin günlerimi gecelerimi belirsiz bir şekilde sana sunuyorum bakalım başka hangi maceralar da buluşacağız.


20 Ekim 2012 Cumartesi

Derslerle ilk tanışma ...

Derslerin başlaması 15 Ekim 2012 tarihini gösterirken ben ilk dersimle 19 Ekim 2012 tarihinde tanıştım.

Dersim saat 02:00 sularında başladı dersimin adı '' Marketing '' hocamın ismi '' Frau. Katrin Talke ''

Dersi Fikret arkadaşımla ortak aldık Fikret Endüstri Mühendisliğinde okumasına rağmen Ekonomi bölümünden ders alıyor.Kendisi Boğaziçi Üniversitesinde okuyor.Sanırım Erasmus koordinatörü buradaki dersler konusun da baya sıkıntı çıkarıyor ki kendi bölümünden alması gerekirken Ekonomi bölümünden ders alıyor.Gerçi TU Berlin de Mühendisliğin bazı bölümleri Ekonomi bölümüyle aynı fakülte de geçiyor.Yani ortada bir sorun yok : ))

Şimdi bu küçük bilgilendirmeden sonra ilk dersimi anlatayım.Dersimiz H104 nolu sınıf da gerçekleşti.Ayrıca derslerimizin çoğu '' Hauptgebäude '' gerçekleşecek.Sınıf baya büyük bir sınıf yani Türkiye de ki Üniversitelerde ki amfilerden de büyük bir sınıf tabi böyle olunca bu dersi alan öğrenci sayısının da fazla olduğunu görüyoruz.Sınıf da nereden baksanız 150 civarında öğrenci vardı belki daha fazla ki daha fazladır : ))

Evet arkadaşlar yanda ki resim Ana binanın girişi....
Şimdi gelelim o meşhur derse.Biz biraz önlere oturalım dedik hani belki dersi anlarız diye ama nerede hiç bir şey anlamadım yani kendi adıma konuşayım : ) Yani hocamız çok tatlı bir hoca Almancası da aslında çok da hızlı değil ama tabi ben almanca bilmediğim için ders de çok da bir şey anlamadım.

Sizlere burada ki derslerde yapılıp Türkiye de ki derslerde yapılamayan ya da yapması yürek isteyen dipnotlar paylaşayım.

Arkadaşlar şimdi biz derse girdik ya zaten sınıf çok kalabalık olduğundan hoca mikrofonla ders anlatıyor.Buraya kadar her şey normal...Ana bir de ne göreyim çocuğun biri sınıfa köpeğiyle dersi dinlemeye girdi.Yani arkadaşlar köpeklerin alışveriş merkezlerinde olsun metrolarda olsun görmeye alıştım ama sınıf da ilk defa görüyorum.Çocuk sıraya oturdu şimdi köpeğini de yan sıraya koydu beraber ders dinlediler hayır sınava da beraber çalışıyoruz dese inanırım artık : )))

Bundan ayrı herkes ders de kafasına göre takılıyor kimisi sınıftan çıkıp kahvesini alıp geliyor gene ders dinliyor.Kimisi ise bilgisayarını açmış İnternet de takılıyor.Kimisi arkadaşıyla muhabbet ediyor.Ne bileyim bizim okulda hele ki amfi gibi bir ortamda çıt çıksa hoca ikaz etmeye başlar ama bunların hepsi yapılırken hoca sanki hiçbir şey olmamış gibi dersi anlatmaya devam ediyor.Bunlar şimdilik karşılaştığım ve beni şaşırtan durumlar.

Bunlara ek olarak derse girdiğiniz zaman hoca tüm öğrencilere ''  ISIS password '' veriyor yani hoca sınıf da anlattığı konunun slayt'ını İnternet'e koyuyor ve size vermiş olduğu şifreyle de o dokümanlara ulaşabiliyorsunuz.Anlayacağınız burada ki eğitim sistemi bizim oralara hiç benzemiyor : ))

Şimdilik sizlerle paylaşımım bu kadar arkadaşlar ayrıca sizlere bir sonra ki yazılarımda ISIS ve benzeri konular hakkında kısa bir bilgilendirme yapacağım.

Yazımı noktalamadan önce şimdilik ruhen ve bedenen iyiyim bir problemim yok sadece yapmam gereken halen küçük işlerim var.

Paylaşımlar konusunda umarım aklınıza takılan sorulara cevap olabiliyorumdur.

Berlin de halen bir Türk yaşıyor yada yaşamaya çalışıyor : )))


17 Ekim 2012 Çarşamba

Türk Gecesi ...

Planlanan bir Parti ...Adı da '' Türk Gecesi ''.

Yabancı arkadaşlarımıza Türk kültürünü bir nebzede olsa tanıtmak .

Öncelikle ekip arkadaşlarımdan bahsetmek istiyorum ; Şeydanur , Doğa , Özlem , Sıla , Didem , Fikret , Emrah , Hilal , Sabanur , Merve ... Evet arkadaşlar öncelikle bu geceyi düzenlemek için bileceğiniz gibi iş bölümü yaptık.

Kızlar ; mantı , kek , kısır , makarna , patates salatası , irmik tatlısı , kurabiye , sigara böreği ... şimdilik aklıma gelenler sadece bunlar.
Erkekler ; geriye kalan ne varsa kaşığından tutunda çatalına kadar ha bir de '' Yeni Rakı '' ...yani Türk Kültürünü tanıtacağız ya rakısız olur mu hiç : ))

İşin açıkçası tabi kızlar daha çok emek harcadılar vallahi ne yalan söyleyim kızların bu kadar becerikli olduğunu tahmin etmezdim.Yani yapılanların hepsinin lezzeti süperdi.Özellikle Sıla arkadaşımın yaptığı kurabiye ve Doğa arkadaşımın yaptığı ıslak kek beni benden aldı : )))

Şimdi partiye geçecek olursak da parti yani iyi geçtiğini söyleyebilirim.Ayrıca parti de sanırım her milletten insan vardı en azından öyle düşünüyorum.Tabi çoğu arkadaş yabancı arkadaşlarla konuşma taraftarı oldu ki bence haklılardı sonuçta kültür kaynaşmasının tam ortasındayız değil mi ama : ))

Ama ben arkadaşlarımdan biraz farklı olarak çok yabancı arkadaşlarla iletişime geçme taraftarı olmadım.Nedeni ise yabancı arkadaşlarla İngilizce olarak bir yere kadar idare ediyorum ve gerisi ne yazık ki gelmiyor tabi böyle olunca da bir müddet sonra tıkanıyorum : )))

Bu sebeple o gün yabancı arkadaşlarla muhatap olmadım ama olmak isterdim : ) Ayrıca şöyle bir durumda ortaya çıkmaya başladı eğer ben iletişimimi İngilizce olarak yaparsam Almanca konusunda geriyim zaten daha çok gerileye bilirim.Bundan dolayı artık İngilizceyi tamamen unutup Almanca olarak anlaşmaya başlamam gerekiyor.En azından kat arkadaşlarımla da böyle iletişime geçmem gerekiyor.

Her neyse partide bir yandan içiyoruz bir yandan yapılanları yiyoruz.Tabi arkadan tarkanın müziği bize eşlik ederken kimi zamanda Fatik Ürek den HADİ HADİ yi dinliyoruz.Tabi biz Türkler hep bir ağızdan söyleyince yabancı arkadaşlar bir müddet ya bunlar ne diyor oldular   : ))) Tabi ondan sonra yabancı müzikler eşliğinde partimize devam ettik.Partinin ilerleyen saatlerinde kapımıza Polis dayandı.Efendim neymiş gürültü olmuş neymiş bir daha gelirse para cezası verirmiş.Neyse ki polisin eşi Türk'tü bize çok sorun çıkarmadı.Zaten ondan sonra biz dağıldık ama bazı arkadaşlar partiden sonra club'a  gitmişler bir de orada eğlenmişler...

Evet arkadaşlar benim için çok farklı bir gündü yani bir günde hayatımda yaşamadığım çok şeyi yaşadığımı söyleyebilirim...

Hayat bazen bize sürpriz yapabiliyor bu yüzden karşımıza kimlerin çıkacağı belli olmadan kapımızı tüm sürprizlere her daim açıyoruz : ))


14 Ekim 2012 Pazar

Berlin de eylemlerdeyim ...

Kreuzberg ; Berlin de küçük İstanbul ....

İlk defa bu kadar Türkün içinde bulundum ve sokakta yürürken bir yandan kebap kokuları bir yandan da çoğu insanın Türkçe konuşması memleketimi özlediğimi anladım.

- Peki Kreuzberg de bulunmamın sebebi neydi ?
- Cevap veriyorum '' YENİ RAKI ''

Sizlere bir sonra ki yazımda bundan bahsedeceğim : )
Şimdilik Kreuzberg de yaşadığım trajik komedi durumumu anlatmak istiyorum....

 Evet arkadaşlar yanda ki fotoğraftan da gördüğünüz gibi biz eylemin içine düştük.Bu arada yanımda Emrah diye bir arkadaşım  var ve onunla da o gün tanıştım : )

Biz rakı ararken bir yandan da eylemin içinde olmamız ne kadar şanssız olduğumuzu gösteriyordur sanırım.Yani o kadar çok gün varken bizim o güne denk gelmemiz gerçekten çok enteresan ki ben Türkiye de hiç bir eyleme katılmışlığım da yoktur.

Bana deselerdi ki Berlin de eyleme katılacaksın diye vallahi inanmazdım.Hayat bazen ansızın bizlere sürpriz yapabiliyor.Evet arkadaşlar bu eyleme geçmeden önce o gün çok yorulduğumu söyleyebilirim ciddi anlamda o gün çok yürüdüm ve ayrıca geceyi de partiyle sonlandırmamız yorgunluğuma tuzu biberi oldu : ))

Yukarıda da söylediğim gibi Kreuzberg de çok Türk var ve bunu takip eden bir kaç semt daha var.Ben akşam ki parti için Rakı almam gerekiyordu sebebi ise o gün Türk gecesi yapmamız ve yabancılara Türklerin tükettiği yiyecek içecek falan filan onları yabancılara tanıtmaktı yani bu sebeple rakıyı sadece burada bulabilirdim ki çok gezmemize gerek kalmadan ilk Türk marketinden aldık rakımızı.

Dedik gelmişken birazda buraları gezelim arkadaş tam gezmeye başladık baktık her yerde polis var sanırım buralarda olay olmuş derken bir de ne görelim koca bir kalabalık bize doğru geliyor.Meğerse millet eylem yapıyormuş. '' Irkçılığa HAYIR, Savaşa HAYIR '' sloganlarıyla baktık eylem iyi bir şeye hizmet ediyor bizde eyleme katılalım dedik deyiş o deyiş baktık eylemin içindeyiz neyse baya bir yürükten sonra tabi bende bir yerden fotoğraf çekiyorum ayrıca sizlerle bir de video paylaşacağım baktım bu eylem sadece fotoğrafla olmaz : )))



Ayrıca ilk deneme çekimim yani açıları doğru alamamış olabilirim : )))                                                                      

Evet arkadaşlar bu eylemi de kazasız belasız atlatmış olduk ama hayatımda yaşayacağım en farklı olayları o gün yaşadığımı sizlere söyleyebilirim : )))                                 

O günün akşamı '' TÜRK GECESİ '' en kısa zaman da bu yazımı da sizlerle paylaşmak dileğiyle şimdilik benden bu kadar....

Berlin Berlin ve Berlin........beni her gün şaşırtıyorsun !!!

12 Ekim 2012 Cuma

TU Berlin de Fransız ...

''''' 10 Ekim 2012   -  Department Orientation Session - Winter Term  - saat 12:00 '''''

O günün sabahından başlayacak olursak pek keyfim yoktu sebebi ise bir gün önceden içki olayını birazcık fazla kaçırmam.Peki o gün ne içtim yanlış hatırlamıyorsam iki bira, rakı, bir de badem likörü ! Arkadaş ben içki konusunda pek iyi değilimdir nedense o gün birazcık fazla karıştırdım içkileri : )
Ama genede yıkılmadım ayaktayım : )))

Evet nerede kalmıştık o günün sabahı...
Toplantının 12 : 00 da başlaması aslında benim açımdan iyi oldu çünkü benim şuan kaldığım yurtla okulun mesafesini tam kestiremediğim için bir saat öncesinden çıkıp ve tam zamanında okula varmış olmam saat konusunda iyi bir zamanlama yaptığımı gösteriyor.Şimdi toplantıda benim bildiğim üç türk vardı biri ben diğerini sizler tanıyorsunuz Şeydanur ve diğer arkadaşta Didem.

Efendim ben salona girdiğim de salonun o kadar kalabalık olacağını düşünememiştim yani ana baba günüydü yani ben bu toplantının sadece erasmus öğrencilerine yapılacağını sanıyordum lakin Üniversiteye yeni başlayan öğrencilerde o toplantıya dahil olmaları tabi ki salonu baya doldurdu.Şimdilik buraya kadar bir sorun yok.


Sorunlar toplantı başlayınca ortaya çıktı.Ne gibi sorunlar diye duyar gibiyim.Evet arkadaşlar toplantımız Almanca olarak bize sunuldu ve tabi böyle olunca benim surat yanda ki gibi olmasa da ona yakındı  : ) 

Toplantı sırasında bir sürü insan konuşma yaptı ama bende tık yok anlamıyorum hele biri vardı sanki adamı atlılar kovalıyordu.Arkadaş insan hiç mi nefes almaz ya böyle bir Almanca konuşulamaz yani.Neyse artık tamam dedim toplantı da bir Fransız var kim mi tabi ki de ben !!

Anlamıyorum anlamıyorum ....ama dersler başlayınca ne gibi bir durumla karşılaşacağımı aslında bu toplantıyla öğrenmiş oldum : ))  sonuçta tecrübenin iyisi kötüsü olmaz dimi ama : )))

Hayır o değil konuşmacıların ne demek istediğini anlamıyorum ya bir de adamlar espri yapıyor herkes gülüyor ben öküzün trene baktığı gibi etrafıma bakıyorum hayır bazende bozuntuya vermeden kikiriyorum ama sebepsizce : )))  Ah ah şu ben.....

Bu arada toplantı başlamadan önce kapıda Red Bull ve kağıda yazılmış numaralar dağıtıyorlardı.Tabi Red Bull okey afiyetle içtim ama sayı ne alaka onu çok çözemedim.Her neyse toplantımız bitti ama sıra eziyetin ikinci raunduna geldiğini önceden sezemedim : )))

Efendim bize dağıtılan numaralar meğerse herkes bir grup olup işte üst sınıftakiler okul hakkında yeni gelenleri bilgilendirilmesi için dağıtılmış.Benim numaram 13....


 Gruplar belli bu arada bizim grubun başında 2 tane güzel mi güzel kız vardı   : )))

Şimdi kızları bırakıp yazımıza devam edelim : ))))
Evet arkadaşlar sınıfa gittik arkadaş herkes Almanca konuşuyor ben gene Fransız neyse bu başımızdaki kızlar bir şeyler söylediler tabi ben doğal olarak bir şey anlamadım meğersem kendinizi tanıtın falan demiş tabi bunu nerden anladın ? diyecekseniz yani bana gelene kadar sıra herkes kendini tanıtıyordu : )))) Zekice demi kabul edin : )))

Sıra bende Almanca olarak Almanca konuşamadığımı ve İngilizce konuşmak istediğimi söyledim ve sonra İngilizce olarak kendimi tanıttım daha sonra Erasmus öğrencisi olduğumu söylediğim zamanda kızlar birbirine bakıp 2-3 sn. öylece kaldılar.Sanırım beni beklemiyorlardı : ))))  Sürprizzzzz !!!!!!

 Neyse millet konuşuyor benim surat ifadesi gene aynı anlamıyorum.Tanışma faslı bittikten sonra sıra okulu tanımaya geldi.Allah dan Ahmet bana okulu daha önceden gezdirmişti.Her neyse okulu gezdikten sonra arkadaş canım sıkıldı yolda yürürken bir de ne duyayım yanımda ki çocuklar Türkçe konuşuyorlar hemen yanlarına gittim ve öğrenci oldukları söylediler ve onlarla da tanışmış olduk bu sayede tabi ben arkadaşlarla tanışınca benim grup gözden kayboldu aman zaten anlamıyorum dedim deyiş o deyiş yurdun yolunu tuttum.

Ayrıca sizlerle şunu da paylaşmak istiyorum bizim grup da bir Türk daha vardı ama doğma büyüme Berlin de yaşamış.Çocuğun Türkçesi iyi sayılırdı hayatında bir kere Türkiye ye gitmiş memleketi de Elazığmış.Aslında buraya kadar her şey normal çocuk bana demez mi ben kendimi Alman olarak görüyorum diye ben öylece kala kaldım yerimde yani ayrıca çocuğun ismi de Türk ismi.Ne bileyim tercih meselesi ama ben garipsedim....

Ne olursa olsun nerede doğarsan doğ eğer Türk kanı varsa sen de sen Türksündür...desem yanlış olur mu ki ????

Her neyse herkesin kendi tercihi...Anlayacağınız o gün yaşanmamış gibi hayatıma devam etmeye çalışıyorum hadi hayırlısı : )))

10 Ekim 2012 Çarşamba

Berlin de karın doyurmak ...

Berlin de yurt da günlerimi geçirirken bir yandan da tabi ki karnımı doyurmak için alışveriş yapmam gerekiyor.Biraz burada ki alışveriş durumlarından bahsedeyim size.Bildiğiniz gibi burada bir çok süper market var ama bize öğrenciye uygun olan yerler lazım sonuçta okuldan aldığımız Hibeyi sadece yemeye harcamayalım.Benim bulunduğum yer de dört tane süper market var ama ben sadece iki tanesini kullanıyorum.

Şöyle ki ;



Yanda ki görmüş olduğunuz yerler Berlinin bir çok semtinde mevcut ve fiyat olarak da cidden çok uygun.Tavsiye edilir.Şimdi size bazı konularda bilgi vermek isterim.




Arkadaşlar ben Berline geldiğim zaman işin açıkçası Türkiye de ki içtiğim suları özledim ki halen de özlemekteyim : ) Burada Almanlar Maden suyu içiyorlar bundan dolayı bizim Türkiye de içtiğimiz sular burada çok fazla tercih edilmiyor tabi böyle de olunca Mc Donald's gibi yerler de eğer su içmek isterseniz size maden suyu getiriyorlar.Peki sizler buraya geldiğiniz zaman hangi { normal }sudan içmeniz gerekiyor ? Arkadaşlar aşağıda ilk alışverişimi sizlerle paylaşmak
istiyorum  : )



Yukarıda ki soruya gelecek olursak normal su resimde de gördüğünüz gibi pembe kapaklı sular oluyor.Diğer sular ise maden suyu niyetine içiliyor : ) Yani her gün maden suyu içerim diyorsanız ortada bir sorun yoktur. Ayrıca burada şişelere dikkatli bakacak olursanız yanda ki resimde sol taraftaki şişe de görebilirsiniz bir işaret var.Bu işareti gördüğünüz zaman bilin ki bu şişeyi geri getirdiğiniz zaman size karşılığında para verecekler.Çünkü siz su aldığınız zaman bir tek suyun parasını değil ayrıca şişenin de parasını vermiş oluyorsunuz.Bu arada yandakilerin maliyeti 3,01 € 'cuk tuttu : )))

Berline gelmeden önce kilo vermek için spor yaptım yanında tabi ki rejim de yaptım lakin kilo veremedim.İşe bakın ki burada nerden baksanız 20 gündür bulunuyorum ve DÖRT kilo vermişim şaka gibi : )) vallahi ne yalan söyleyim çok sevindim bu duruma :))

Erasmusun bir faydasını daha görmüş bulunmaktayım : )))))

Bu arada şimdiki kilo mu merak eden arkadaşları çok merak altında bırakmadan '' 80 '' kilo olduğumu söyleyim.

Evet arkadaşlar bu yazımı da burada noktalıyorum.Ayrıca bazen saçmalamış olabilirim.Hayır bazen de saçmalamak istemişimdir aynen şimdi olduğu gibi : ))  umarım yazdıklarımdan bir şekilde bilgileniyorsunuzdur.

Alışveriş okey ....

Bir sonraki yazım cidden içler acısı olacak bundan emin olabilirsiniz Sevgili arkadaşlar !!!!


8 Ekim 2012 Pazartesi

Hayatımın Merkezi ...

Bazen şanslı olmak lazım hele ki yabancı bir ülkede yaşıyorsanız.Bildiğiniz gibi burada ki işlerimin çoğunu aslında şansımın da yardımıyla hallettim.Daha bitmedi burada ki işler ve umarım şansım da her zaman yanım da olur.Aslında bu yazıyı yazmamın amacı sanırım vefa borcundan kaynaklanıyor.

Şöyle ki ;

Berline ilk geldiğim zaman hayatımda çok da kişi yoktu ve ben Berline gelmeden önce bir kaç kişiden telefon numarası almıştım ve Berline geçince hepsiyle iletişime geçecektim ve öyle de yaptım.

Bir çok kişiyle konuştum sağolsunlar bana her konu da yardımcı oldular ama sadece bir aile gerçekten sürekli benim yanımdaydı.Aslında bu ismi yazmam ne kadar doğru ama gene de yazmak istiyorum '' HACET AİLESİ''.

Ne kadar da birbirimizi tanımadan Berlin de konuşmaya başlasak da  bu aile beni hemen aralarına aldı ve aslında ruhen beni rahatlattıklarını söyleyebilirim çünkü ben biraz sorunlu bir gencimdir : ) yani kafama bazı şeyleri haddinden fazla takarım.

Bu aile olmasaydı buralar da ne yapardım gerçekten bilmiyorum.Bu aile dört kişilik bir aile.Ailenin annesi o kadar sıcak kanlı ki sağolsun bir çok derdimle hep ilgilendi ve bu beni ciddi sıkıntılardan kurtardı ve ailenin diğer iki genci onların bilgisiyle burada ki okul hakkında çok bilgi sahibi oldum ve evin babası işin açıkçası daha onunla görüşemedim Türkiye de olduğu için ama Berline geldiği zaman hemen ziyarete gideceğim : )

Arkadaşlar bazı şeyleri belki ben sorun haline getirebiliyorum bu yüzden benim yaşadıklarım aslında sizlerinde yaşayacağı anlamına gelmiyor.Açıkçası itiraf etmek gerekirse ben ERASMUS'a kendimi tam anlamıyla hazırlamamışım bunun sıkıntısını ciddi anlamda yaşıyorum ama gene de arkamda olan o kadar çok insan var ki bu beni bu konu da çok rahatlatıyor.

Evet bu kadar şans ve sıkıntıdan bahsettik şimdi size ilk Çin Makarnası tecrübemi anlatayım : ))
Hayatımda ilk defa Çin Makarnası yedim ve lezzeti de ben beğendiğimi söyleyebilirim.Yani ilk gördüğüm zaman pek bizim oraların makarnasına benzetemedim ama ben farklı lezzetleri tatmayı sevdiğim için benim için iyi bir tecrübe oldu : ) Ben bu makarnayı Berlinde ki ailemle yedim ayrıca Berlin'in bir çok yerinde Çin makarnası ve dönerci bulabilirsiniz. Anlayacağınız bu ikisi  burada çok tüketiliyor.

Tüm makarna sevenlere tavsiye edilir : )))

Bu arada Berlinde ki ailem açıklamasını da yapayım.Hacet ailesi beni bu aileye dahil etti.Hatta şöyle bir konuşma geçmişti '' evimde Üniversitede okuyan bir oğlum var demişti. '' Bu beni ciddi anlamda çok mutlu etti.

İyi bir aileyle karşılaştım ve umarım hayatım boyunca hep bu tür insanlar hayatımın merkezinde olurlar.Sizler buna şans mı dersiniz bilemem ama hayatıma giren her insan aslında benim şansımdır.



7 Ekim 2012 Pazar

Yurtta ilk gün ...

Evden ilk ayrılış yurtta ilk gün '' WH Sewanstraße ''

Biraz buruk biraz heyecanlı duygularla adım attım bugün yurduma.Ne yalan söyleyeyim yurdumdan pek memnun değildim.Çünkü yabancı dilim yok ayrıca mutfak ve banyoyu kat arkadaşlarımla ortak kullanmam gerekiyordu.Ayrıca okula da sanırım 1 saatlik uzaklık sürüyor yani 2 U-Bahn değiştirmem gerekiyor.

Yurttan bahsedecek olursam yurda kayıt yaptırdıktan sonra tabi ki size anahtarı verip ve daha öncesinde de size bazı belgeler veriyorlar ve bunları doldurup tekrar onlara vermeniz gerekiyor. Arkadaşlar burada her ay gidip yurda sizler para vermiyorsunuz bunun yerine çıkarmış olduğunuz kredi kartının bazı bilgilerini Studentenwerk'e vererek her ay onlar alması gereken parayı hesabınızdan alıyorlar.

Şimdi burada ki yurt olayı şöyle öncelikle bireysel başvuru almıyorlar yani okulun başvurması gerekiyor buna dikkat edin ve ayrıca Berline gelmeden önce yurt başvurusunda mutlaka bulunun çünkü ciddi anlamda sorunlarla karşılaşabilirsiniz.Şimdi tabi sizlere çok küçük bilgilendirmelerde yapıyım.Burada ki yurtlarda çamaşır yıkama 2 € kurutma 1€ bu aklınız da bulunsun.Tabi bu ücretleri ödemeniz için sizlere kayıt esnasında '' Waschsalon '' kartı veriyorlar işin açıkçası bu kartı sizinle paylaşmak isterdim ama Fotoğraf makinemin şarjı  bitti  : ) ayrıca bu karta istediğiniz kadar para yükleyebiliyorsunuz.

Yurtta şuan ilk günümü yaşıyorum.Dedim ya biraz istemeyerek geldim.Efendim yurda geldim tabi odalarda şimdilik kimse yok.Normalde bir katı 3 kişi paylaşıyoruz herkesin odası ayrı ama mutfak ve duş ortak.Tabi böyle olunca insan genede bir tedirgin oluyor.Neyse tabi ben odama yerleştim daha sonra ki işim bilgisayarı açmam ama şansa bakın ki İnternet yok.Tabi önce bilgisayarda oyun oynadım ve daha sonra film izledim ve sonun da canım sıkıldı dışarı çıktım.Tabi dışarıda gezerken bir de ne göreyim Türk bir dönerci hemen oraya gidip afiyetle yarım tavuk yedim : ))  Ayrıca baya da lezzetliydi : ))

Yapacak bir şeyin olmaması ve arkadaşımın olmaması sebebiyle yurda dönüş yaptım ve daha sonra ben odadayken katın kapısı açıldı.Tabi ben hemen gitmedim çünkü gitsem ne diyeceğim yani bende İngilizce yok tabi ki de Almanca da yok.Neyse ben tüm cesaretimi toplayarak '' Hello '' dememle aslında güzel bir muhabbetin kapısını aralamış oldum : )

Konuştuğum kadarıyla kat arkadaşlarım çok iyi tabi ki şimdilik öyle umarım böylede devam eder.Bu arada arkadaşla nereden baksanız 1 saate yakın İngilizce konuştum bazen ben anlatamadım bazen o anlatamadı ama anlaştık enteresan bir durum.Neyse tabi muhabbet ederken İnternet'i sordum ve oda yan odada ki arkadaşın İnternet'ini kullandığını ve para verecek olduğundan bahsetti ve bende bunu kabul ederek artık benim de bir İnternetim oldu.

Söylemek gerekirse katlarda uyulması gereken bazı kurallar var işin açıkçası o kurallar Almanca yazıldığı için çok da bir şey anlamadım : ) Ama arkadaş parti yapmamızın sorun olup olmadığını sorduğu an tek söylediğim

-'' No problem '' olmasıydı : )

Ve işin açıkçası arkadaş benim bira  içip içmediğimi sordu bende içiyorum dedim ve arkasından sen Müslüman mısın ? dedi tabi bende evet dedim meğersem burada ki Türkler içki içmiyormuş bende tercih meselesidir demekle yetinebildim ki çocuk da bu durumu anladı.Ama başta baya şaşırmıştı hatta Türkiye de de içiyor musun diye sordu : )

Bugün şunu anladım ki benim işe yaramayan İngilizcem ile eğer bir nebzede biriyle anlaşıyorsam emin olun herkes anlaşabilir.Bunun için sanırım insanda sadece cesaret olması gerekiyor.Sanırım yeterli olur : )))

Umarım Berlin benim hayatımda güzel kapılar aralar ...


6 Ekim 2012 Cumartesi

Orientation Session ...

'''' 4 Ekim 2012 '' Orientation Session - Winter Term '' saat 10 : 00  ''''

Ben evden 1 saat önce çıktım çünkü Türkiye den bir arkadaşım Haupthbahnhof ' a gelip oradan da Polanya ya geçecekti bunun üzerine de onunla görüşmek için evden erken çıkmam gerekiyordu.Neyse tabi ben buralara çok alışamadığım için S-Bahn'a bindim ve arkadaşımın yanına gitmek içinde 2 tane S-Bahn değiştirmem gerekiyordu ilkin de problem olmadı ama ikincisini bulmam biraz zamanımı aldı tabi iş böyle olunca da arkadaşımla görüşememe gibi bir olasılık ortaya çıktı ama ben yılmadım koştura koştura arkadaşımın olduğu perona gittim ve kısacık da olsa onunla görüşme fırsatı buldum ben arkadaşımı gördüğüm için mutlu olduğumu söyleyebilirim : )

Arkadaşımla görüştükten sonra tabiki de okula geç kaldım ve okula da koştura koştura gittim çok şükür ki gittiğimde başlamamışlardı.Ayrıca bu zamana kadar Türk arkadaş edindim ve o gün yanımda Füsun arkadaşım vardı.

Gelelim o toplantıya efendim tahmin edeceğiniz gibi toplantı önce Almanca ile başladı ve daha sonra İngilizce olarak devam etti ve ben bu sıralarda eh biraz anlar gibi oldum ama genel de olaya Fransız kaldım : )

Şimdi toplantı da önce yapmamız gerekenlerden falan bahsedildi daha sonra bu yıl Erasmus ile gelen öğrenci sayısı 244 dü sanırım çok hatırlamıyorum ve bunun yanında da ülkelere göre oranları verildi.İlk sırada İspanya bulunurken ikinci sıra da Çin vardı.Türkiye ise yedinci sıradaydı ki bence sıralamamız gayet iyi : )

Şimdi toplantımız 2 oturumdan ibaretti.İlk oturumu hallettikten sonra yemek molası verdik ve bunu gerçekleştirirken de yeni yeni arkadaşlar edindim.

Ve sıra ikinci oturum ve bu oturum aslında biraz oyun havasındaydı.Bir grup da altı kişi olamak şartıyla ve ayrıca en fazla da aynı milleten iki kişi olması gerekiyordu ben ve Füsun tam bir grup ararken bir grup bizi buldu : ) Hatırladığım kadarıyla grubumuzda iki İtalyan vardı bir Fransızdı sanırım diğerini hatırlamıyorum.Neyse bize bir kağıt verildi tabi ki Almanca kendi aramızda sorulara cevap bulmaya çalıştık tabi bende ne Almanca ne de İngilizce olmadığından ne yazık ki muhabbete çok giremedim.Keşke en azından ingilizcem biraz iyi olsaydı ama neyse halledeceğim inşallah.Böylelikle okulun ilk toplantısında konuşamasam da bir kaç yabancı arkadaş edindiğimi söyleyebilirim.

Aslında o gün benim için ciddi anlamda dolu dolu geçti umarım dil konusunda en kısa zaman da bir ilerleme kaydederim.

Veee Berline gelecek olan arkadaşlara benden ufacık bir nasihat Almancayı öğrenip de gelmeniz de çok fayda var hatta ingilizceniz de iyi düzeyde olursa burada arkadaş konusunda çok sıkıntı yaşamazsınız. 

Ayrıca gün geçtikçe kelime hazneme yeni yeni kelimeler giriyor '' Ach so ''


3 Ekim 2012 Çarşamba

Almanlarla bir gün...

Almanlarla bir gün geçirmek başta ne kadar cazip gelse de canımın sıkıldığını söyleyebilirim.Tabi ben hiç bir şeyden anlamadığım için sürekli sağıma soluma bakmaktan boyuncuklarım ağrıdı : )

Ama her geçen gün Almanca öğrenme isteğim artıyor.Yoksa olaylara hep Fransız kalıyorum.Yani sadece '' Hallo '' demekle yetiniyorum : )

Evet arkadaşlar sizlere daha önceki yazılarımda da '' Gartenkolonie '' den bahsetmiştim.Bugün Fevzi abimin arkadaşı İsmail abi kendi bahçesinde barbekü partisi verdi.Tabi bizde doğal olarak bu partiye katıldık.Efendim yemekte 8 kişiydik 3'ü Türk 5'i Alman.Tabi sizlerinde tahmin edeceği gibi barbekü de domuz eti vardı ki onun da yanında tavuk eti de vardı çünkü ben domuz eti yemiyorum ve yemeyi de şimdilik düşünmüyorum.

Her neyse partimizde bir de tatlı mı talı  '' Dora '' mız vardı : ) Dora'mız çok şirin bir köpek. Beyaz tüyleriyle bahçenin her yerinde koşturan ve oyunu çok seven bir köpek : )

Evet masaya oturmadan önce biralarımızı açtık içiyoruz.Bir yandan da etlerin pişmesini bekliyoruz ve o güzel an etler pişti : ))

Tabi ben tavuk eti yedim ayrıca hayatımda ilk defa patates haşlamasını kabuğuyla yedim ve gene hayatımda ilk defa ızgarada kabak yedim vallahi enteresan bir tadı var yani aslında tadı yok yani anlamadım garip bir şey işte : ))
Yemeklerimizi yedikten sonra tabi biralarımıza devam ettik ve biram bittikten sonra annemle uzun uzun oradan buradan konuştum.Galiba ailemi özlemeye başladım.Ne kadar buralarda olmak istesem de özlüyor insan.


Annemle konuştuktan sonra tabi Gartenkolonie deki komşularımızın yanına gittim.Yani orada şunu fark ettim normalde şehir merkezin de pek komşuluk ilişkisi yok lakin Gartenkolonie de her geçen kişinin selam verip geçmesi gerçekten çok güzel anladığım kadarıyla burada komşuluk ilişkisini kurmaya çalışıyorlar.Ne kadar da konuşmalardan çok anlamasam da gerçekten burada güzel dostluklar kurulmuş.

Buralar cidden çok güzel yani Berlinin hayran kaldığım bir yönü diyebilirim.Şimdi gelecek olursam ben bu muhabbetin neresindeyim sadece tanışma ve uğurlama kısmındayım desem doğru olur : ))

Hallo und Tschüssss : )))))


TU Berlin Kayıt...

Herkese selam olsun ...

Bugün yeni bir gün yine yeni yeni şeyler öğrenmenin günü...

Dün itibariyle artık TU Berlin öğrencisiyim.Tabi bunu Şeydanur'un yardımlarıyla yaptığımı söyleyebilirim.Yani çoğu işimi sağ olsun onun sayesinde hallettim.Belki onun yardımları olmasaydı işlerimi biraz zor halledebilirdim.

Ayrıca dün okula gittiğim zaman bir çok arkadaşla tanıştım sanırım şansım dönmeye başlıyor : ) Neyse efendim dün TU Berlin AB Ofisine Şeydanur ile beraber gittik.Sıranın olmaması işlerimizin daha çabuk bitmesini sağladı.Tabi burada gene Şeydanur devreye girdi.Yani yanında birinin olmuş olması insanı cidden çok rahatlatıyor.Tabi bunun yanında bizimle ilgilenen bayanın da sıcak davranması beni o heyecanlı durumda rahatlattı : )

Çok şükür hiç bir aksilik çıkmadan başvurumuzu yaptık ve artık okula kaydım gerçekleşti.

Arkadaşlar okulum 1 Ekim de açıldı ve okulumun açılmasıyla beraber normalde Student ID kartımın yanımda olması gerekiyor lakin ben okula başvuruyu yeni yaptığım için sanırım bir kaç hafta sonunda gelecek ve bunun yanında size U- Bahn ve S-Bahn dan bahsetmiştim.Arkadaşlar 1 Ekimde Üniversite'nin açılması ve ben de o Üniversite'nin öğrencisi olmam sebebiyle ID kartım gelene kadar yandaki resimde gördüğünüz belgeyi okul bana verdi.Peki bu belge ne işe yarıyor ? Belgeyi S- Bahn , U-Bahn , Belediye Otobüsün de pasaportumla beraber göstererek hiç bir ücret vermeden o taşıtlardan yararlanmamı sağlıyor.Normalde A-B güzergahında 2,40€ veriyordum artık bu fiyattan kurtuldum : ) ve 6 aylık süre zarfında hiç para vermeden istediğim taşıttan yararlanabileceğim.Tabi bundan yararlanmak içinde önceki yazılarımda bahsetmiştim 225 € ödemiştim okula : )



Şimdi bu işimi hallettikten sonra da Şeydanur ile beraber yemek kartı almaya gittik.Kartı 1,50 € aldık.Yalnız arkadaşlar siz almayın çünkü Student ID geldiği zaman size zaten bu kartı da gönderiyorlar. Biz para verdik ama olsun okula bağışımız olsun : ))

Bu arada yemek kartım ;



Bu karta para yükleyerek yemek yiyorsunuz aynı Türkiye deki okullarda ki gibi.Peki dün başka ne yaptım ? Daha önce bana çıkan yurda gittim.Acaba hala hakkım var mı diye ? Sıkı durun benim odam daha önceden ayrılmış ve ben boşuna canımı sıkmışım bu konuya meğerse odam beni bekliyormuş : )

Yurdum biraz şehir dışında olsa da ve şuan ki kaldığım yerden ayrılmak zor gelse de artık benim de bir odam var.Yurt konusunda size daha sonra detaylı bilgi vereceğim.

Şimdilik mutluyum ve endişeliyim....

Veeee artık yeni heyecanlara ve zorluklara yelken açtım ....